28 Mart 2018 Çarşamba

TİP TEKRARLANAMAZ

FAKAT YENİ BİR SENTEZ YARATABİLİRİZ.
Tarihin belli bir zaman kesitinde iç ve dış ve koşulların belirleyici özgünlüğünde yaşanmış tarihsel olaylar, yine bu nedenlerle kesintiye uğradıklarından asla bir daha tekrarlanamazlar.
Nasıl ki akan bir nehrin suyunda iki defa yıkanılamaz denir, yıkanılabilir diyenlere göre nehir ayni nehirdir gibi görülse de işte bu yüzeysel şekilci bir bakış açısıdır. Çünkü nehrin suyu akıp gitmiştir, durduğunuz yerdeki nehrin suyu artık yıkandığınız su değildir, başka bir “su” dur. “Eski su” akıp gitmiştir artık.
Fakat nehir oradadır ve gürül gürül akıp gitmektedir tıpkı zaman gibi.

1917 Ekim devrimi de ayni nedenlerle artık tekrarlanamaz.
O 1900 lerin Rusya’sında Rusya’nın ve dünyanın özgün koşullarına da Lenin gibi bir önderin kararlı tutumu ve günün koşullarına uygun düşen strateji ve taktikleri öneren ve uygulayan dehası ile başarılmıştır.

Devrimi başarmak başlı başına büyük bir iştir, nitekim DÜNYAYI SARSAN ON GÜN olarak tarihe geçerken, ezilen sınıflarda hayranlık ve umut, dünya egemenlerinde önce bir şaşkınlık sonra korku ve kin yaratmıştır.
Bundan böyle devrimi yaşatmak, yeni sistemi geliştirmek üretken hala getirmek daha büyük, çok zor ve karmaşık bir iştir.
Hele bunu iç isyanlar kaosu içinde dış saldırıları da göğüsleyerek yaşatmak daha da zordur.
Ve  ayrıca bu  ilk deneydir. Sezeryanla yapılmış “erken doğum” tartışmalar içinde yaşatılmaya çalışılmıştır.
İç isyanlar, Moskova önlerine kadar gelen Alman Faşizminin ölüm makinalarına karşı onurla direnilmiş 20 milyondan fazla bir kayıpla işçi sınıfı korkunç bedeller ödenerek yaşamak ve yaşatılmaya çalışılmıştır
Kazanılan zaferden sonra Çiniden Küba’sına sosyalizm bir dünya sistemine dönüşmüştür.
Ve ardından büyük abluka ve kuşatma ve iç koşulların zorluğunda ve yapılan  hatalar sonunda gelinen bilinen son.
******
TİP’te Türkiye’nin 1960 koşullarında kurulmuş, Türkiye’nin demokratik, kültürel, sosyal, sınıfsal siyasi gelişmişliğine şekillenmiş ve paralel bir gelişme göstererek, özelikle 1. TİP döneminde toplumsal, sınıfsal uyanışında herkesin kabul ettiği tarihimize “TİP’ li yıllar olarak” geçerek belirleyici bir rol oynamıştır.Ve TİP işçi  sınıfı için tam anlamıyla bir okul olmuştur.                                                                                                                                                                                                               Bu dönem ayrıca 68 kuşağının dünyayı ve Türkiye’yi salladığı yıllardır.
                                                                                                                2.TİP ile süreç devam ettirilmeye çalışılmış örgütlenmede daha bir üst aşamaya geçmek amacıyla TBKP de birlik sağlanmış kapatılana kadarda bu süreç devam etmiştir.

Gorbaçov fırtınasının estiği dönemlerde Kuruçeşme toplantılarına paralel SBP kuruluş sürecine Bakırköy Adımlarda TİP’li kimliğimizle TİP'in o güne kadar savunduğu görüşlerle vedeğişik görüşlerde ki bir avuç sosyalist arkadaşla “bağımsız sosyalistler” olarak tabanda başladığımız taban hareketinden sonra BSP, ÖDP ve Anayasa oylamasında EVET, YEYMEZ AMA EVET VE HAYIR oylama süreçlerinde yaşanan ayrışmadan sonra hangi şimdi TİP’ ten bahsedebiliriz.

Ya sayısını unuttuğumuz adında da sosyalist, komünist geçen çoğunun da kökenleri TİP ve TKP olan bu partileri de gördükten sonra şunu rahatlıkla şunu söyleye biliriz;

EKİM DEVRİMİ GİBİ TİP’TE, DEV-GENÇTE, DEV-YOL VE DİĞERLERİDE yeniden asla tekrar edilemez.Yaptıklarımızla yapamadıklarımızla onları ortak tarihimizde ki onurlu yerinde bırakalım.

TÜM BUNLAR GERİDE KALDI, ŞİMDİ BUNLARI AŞIP YENİ BİR SENTEZ YARATABİLMELİYİZ.
Bu dağınıklık böyle devan edemez. Yakın zamanda da dünyada sosyalist devrimlerin olacağıdada ufukta görülemiyor.

Sosyal demokratları ve farklı sosyalistleri/komünistleri de kucaklayan, farklı düşüncelerin kendini ifade etme özgürlüğünü tüzüğü ile güvenceye alan çok sesli, demokratik, katılımcı, çoğulcu bir iç işleyişi olan geniş tabanlı işçi-emekçi partisi artık bir zorunluluktur.
Örneğin bu partiye Antikapitalist Müslümanlar da katıla bilmeli, dürüst, namuslu Müslümanlarla barışık olabilmeli.
                                     
Bu konuda ayışız yazılar çıktı. Bu satırlar yazılana kadar bu uyarılar hiç dikkate alınmadığı anlaşılıyor.
Eğer böyle giderse mevcutlara bir yenisi eklenecek gibi görülüyor. 
Buda çok yazık ve bir fırsat boşa harcanmış olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder