FAKAT YENİ BİR SENTEZ YARATABİLİRİZ.
Tarihin
belli bir zaman kesitinde iç ve dış ve koşulların belirleyici özgünlüğünde
yaşanmış tarihsel olaylar, yine bu nedenlerle kesintiye uğradıklarından asla
bir daha tekrarlanamazlar.
Nasıl
ki akan bir nehrin suyunda iki defa yıkanılamaz denir, yıkanılabilir diyenlere
göre nehir ayni nehirdir gibi görülse de işte bu yüzeysel şekilci bir bakış
açısıdır. Çünkü nehrin suyu akıp gitmiştir, durduğunuz yerdeki nehrin suyu
artık yıkandığınız su değildir, başka bir “su” dur. “Eski su” akıp gitmiştir
artık.
Fakat
nehir oradadır ve gürül gürül akıp gitmektedir tıpkı zaman gibi.
O
1900 lerin Rusya’sında Rusya’nın ve dünyanın özgün koşullarına da Lenin gibi
bir önderin kararlı tutumu ve günün koşullarına uygun düşen strateji ve
taktikleri öneren ve uygulayan dehası ile başarılmıştır.
Devrimi
başarmak başlı başına büyük bir iştir, nitekim DÜNYAYI SARSAN ON GÜN olarak
tarihe geçerken, ezilen sınıflarda hayranlık ve umut, dünya egemenlerinde önce
bir şaşkınlık sonra korku ve kin yaratmıştır.
Bundan
böyle devrimi yaşatmak, yeni sistemi geliştirmek üretken hala getirmek daha
büyük, çok zor ve karmaşık bir iştir.
Hele
bunu iç isyanlar kaosu içinde dış saldırıları da göğüsleyerek yaşatmak daha da
zordur.
Ve
ayrıca bu ilk deneydir. Sezeryanla yapılmış “erken doğum”
tartışmalar içinde yaşatılmaya çalışılmıştır.
İç
isyanlar, Moskova önlerine kadar gelen Alman Faşizminin ölüm makinalarına karşı
onurla direnilmiş 20 milyondan fazla bir kayıpla işçi sınıfı korkunç bedeller
ödenerek yaşamak ve yaşatılmaya çalışılmıştır
Kazanılan
zaferden sonra Çiniden Küba’sına sosyalizm bir dünya sistemine dönüşmüştür.
Ve
ardından büyük abluka ve kuşatma ve iç koşulların zorluğunda ve
yapılan hatalar sonunda gelinen bilinen son.
******
TİP’te
Türkiye’nin 1960 koşullarında kurulmuş, Türkiye’nin demokratik, kültürel,
sosyal, sınıfsal siyasi gelişmişliğine şekillenmiş ve paralel bir gelişme
göstererek, özelikle 1. TİP döneminde toplumsal, sınıfsal uyanışında herkesin
kabul ettiği tarihimize “TİP’ li yıllar olarak” geçerek belirleyici bir rol
oynamıştır.Ve TİP işçi sınıfı için tam anlamıyla bir okul
olmuştur.
Bu dönem ayrıca 68 kuşağının dünyayı ve
Türkiye’yi salladığı yıllardır.
2.TİP ile süreç devam ettirilmeye çalışılmış örgütlenmede daha bir üst aşamaya
geçmek amacıyla TBKP de birlik sağlanmış kapatılana kadarda bu süreç devam
etmiştir.
Gorbaçov
fırtınasının estiği dönemlerde Kuruçeşme toplantılarına paralel SBP kuruluş
sürecine Bakırköy Adımlarda TİP’li kimliğimizle TİP'in o güne kadar savunduğu
görüşlerle vedeğişik görüşlerde ki bir avuç sosyalist arkadaşla “bağımsız
sosyalistler” olarak tabanda başladığımız taban hareketinden sonra BSP, ÖDP ve
Anayasa oylamasında EVET, YEYMEZ AMA EVET VE HAYIR oylama süreçlerinde yaşanan
ayrışmadan sonra hangi şimdi TİP’ ten bahsedebiliriz.
Ya
sayısını unuttuğumuz adında da sosyalist, komünist geçen çoğunun da kökenleri
TİP ve TKP olan bu partileri de gördükten sonra şunu rahatlıkla şunu söyleye
biliriz;
EKİM DEVRİMİ GİBİ TİP’TE, DEV-GENÇTE, DEV-YOL
VE DİĞERLERİDE yeniden asla tekrar edilemez.Yaptıklarımızla
yapamadıklarımızla onları ortak tarihimizde ki onurlu yerinde bırakalım.
TÜM BUNLAR GERİDE KALDI, ŞİMDİ BUNLARI AŞIP YENİ BİR SENTEZ
YARATABİLMELİYİZ.
Bu dağınıklık böyle devan edemez. Yakın zamanda da dünyada sosyalist devrimlerin
olacağıdada ufukta görülemiyor.
Sosyal
demokratları ve farklı sosyalistleri/komünistleri de kucaklayan, farklı
düşüncelerin kendini ifade etme özgürlüğünü tüzüğü ile güvenceye alan çok
sesli, demokratik, katılımcı, çoğulcu bir iç işleyişi olan geniş tabanlı
işçi-emekçi partisi artık bir zorunluluktur.
Örneğin
bu partiye Antikapitalist Müslümanlar da katıla bilmeli, dürüst, namuslu
Müslümanlarla barışık olabilmeli.
Bu
konuda ayışız yazılar çıktı. Bu satırlar yazılana kadar bu uyarılar hiç dikkate
alınmadığı anlaşılıyor.
Eğer
böyle giderse mevcutlara bir yenisi eklenecek gibi görülüyor.
Buda çok yazık ve bir fırsat boşa harcanmış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder