Toplumsal Ekoloji Gr. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Toplumsal Ekoloji Gr. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2012 Perşembe

EKOSOSYALİZMİM JANUS BAŞI YADA HAYAT MEMAT MESELESİ

Şadi İdem  30/09/2010  TOPLUMSAL EKOLOJİ GRUBU
Son yıllarda sosyalizm ile ekolojiyi birleştirme çabası olarak oluşturulan ekososyalizm fikriyatı Kovel ve Löwy' nin kaleme aldığı ekososyalist manifestoyla yeniden gündeme geldi. Sosyalist ve yeşil/ekoloji çevrelerde yeterince tartışılmadığını düşündüğüm bazı konuları, Ekososyalist manifesto ve ekososyalizm bağlamında, bu kısa yazıda, yerim elverdiği oranda gündeme getirmeye çalışacağım.
Ekososyalist manifesto’nın girişinde Kovel ve Löwy, “Üzerimize çöken en ağır gölge ne terör, ne çevrenin tahribatı ne de küresel resesyondur. En ağırı, kapitalist dünya düzenine olanaklı bir alternatifin olmadığını ileri süren içselleşmiş kaderciliktir. Ve biz de, şu andaki kaygı verici uzlaşmayı ve pasif kabullenmeyi kasıtlı olarak reddeden bir dilin bir örneğini kurmayı istedik” diye yazmaktadırlar(1). Bu çabanın, sırf bu çıkış saikiyle bile önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca şunu da belirtmem gerekir ki; ekososyalizmin, ekolojik sorunların toplumsal ilişkileri ve kapitalizmi sorgulamadan anlaşılamayacağı ve radikal, kalıcı bir çözümün yaratılamayacağı düşüncesine sonuna kadar katılıyorum. Yanı sıra Kovel'in özellikle değişim değeri yerine kullanım değerine ve hakkına yaptığı vurguyu ve Marx'a atıfla Marx öncesi toplumlardaki özgürlükçü ve eşitlikçi ruhun küllerinden gün yüzüne çıkardığı "intifa hakkı"nı, yeniden gündeme taşıma çabasının da önemli olduğu aşikardır. "İnsanın başkasına ait bir mülkü kullanması ve o mülkten keyif alması ve geliştirmesi" (2) olarak tanımlanabilecek intifa hakkı ilişkisini ekolojik bir toplumun önemli etik değerlerinden biri olarak kabul etmek gerektiği kanısındayım.
Yukarıda saydığım pek çok fikir ekososyalizmin "aydınlık" yüzünü oluşturuyor bence. Özgürlükçü ekolojik bir toplum mücadelesinde bu değerli fikirlerin çok önemli katkıları olacağı açıktır. Ancak şunu açık yüreklilikle eklemem gerekir ki; bu yazı ekososyalizmin "karanlık" yüzüyle ilgilidir. Yazının bundan sonraki kısmını daha çok Kovel'in ekososyalizm tahayyülünü temel alarak tartışmaya çalışacağım. Yazının son bölümünde ise ekososyalist manifestodan yola çıkarak, özgürlükçü ve ekolojik bir mücadeleyi örme sorunumuz üzerinde yoğunlaşıp, daha gündelik ve yakıcı sorunlarımız üzerinden tartışmaya devam etmeye çalışacağım.