16 Mart 2016 Çarşamba

ÇIKMAZ YOLDAYIZ!

Nihat Ekinci   Barış İçin Vicdani-Ret
Sonucu nereye varacak bilmiyoruz lakin tarihsel bir dönüm noktasında olduğumuz kesin. Çünkü olup bitenlere akıl sır erdirmek ne yazık ki artık mümkün olmuyor. Bir bütün olarak toplumsal ölüm ile yüz yüze gelmiş bulunmaktayız. Her tarafımızda ölüm, her tarafımızda huzursuzluk var. Bunun kaderimiz olmadığını çok iyi biliyoruz lakin bu kaderden de ne yazık ki kurtulamıyoruz. Yine taraf olmaya zorlanıyoruz yine bertaraf olmakla tehdit edilen toplum bireyleri oluyoruz. Oysa yanlışlara taraf olmak zorunda değiliz, ölümlere mahkûm olmak zorunda değiliz. Biz huzur içinde yaşamak istiyoruz ancak bu bile çok görülüyor.

Bu duygular ne yazık ki yıllardır birlikte yaşadığımız duygular. Yıllar önce bakın bu karmaşık duyguları “ Donma Noktasındayım!” yazımızda nasıl dile getirmişiz;
“Bazen yaşamın acı gerçekleri insanın donup kalmasına neden oluyor. Omuzlarınıza kaldırabileceğinizin çok üzerinde bir yük bindiğini hissedersiniz.
Vücudunuz bu ağır yükü kaldıramaz.
Omuzlarınız çöker. Midenize kramplar girer.
Ağzınızın tadı bozulur.
Tansiyonunuz düşer ya da yükselir.
Gözleriniz karar gibi olur ve yerinize çökersiniz.
Olmaz, olamaz, olmamalı dersiniz!
Beyninizle gerçekler uyuşmaz donar kalırsınız.
Donma noktasındasınız!
Sizi donduran beyninizin doğruları ile gerçeklerin çatışmasıdır. Artık kendinizi acıya hazırlamanız gerektiğini hissedersiniz.
Acı artık yüreğinizde değildir, beyninizdedir?
Beyniniz acı duymaktadır. 
Yaşamda kendinize bir rol biçersiniz. Gençken daha aktifsinizdir, yaşamın bütün ağırlığını hissetmektense kasların gücü ve duygularınızın sıcaklığı ile hareket edersiniz.
Biraz olgunlaşınca yaptıklarınızın çok da yerinde olmadığını daha doğrusu aynı sonuçlara daha farklı yollarla gidebilecek yolların da var olduğunun farkına varırsınız.
Araştırıp, inceleyen bir insansanız.
Okuyup dinleyen bir insansanız.
Duyarlı ve sorumluluk sahibi bir insansanız algılarınızda daha farklı değişimler gözlemlersiniz.
Toplumun her hangi bir bölümündeki acıyı artık siz de hissedersiniz. Toplum adamı olup çıkarsınız birden. Bireysel hırslar ve çıkarlar yerini başka duygulara bırakır.
Ben’den biz’e geçiş süreci yaşarsınız.
Artık tek başınıza tok olmanızın bir anlam ifade etmediğini kavramışsınızdır. Komşunun tenceresinin kaynamaması sizi ilgilendiriyordur. Gençlerin üretim ve bilimle uğraşmak yerine boşta dolanmaları sizi üzüyordur. Ülkenizin, insanlarınızın yetmezlikleri ve eksiklikleri sizi rahatsız eden temel nedenler halene gelmiştir. Siz artık kabuğunu değiştirmiş aydın bir insan olmuşsunuzdur. Söylemeye cesaret edilemeyeni söylemek, herkesin gizlediğini açığa çıkarmak, sorunları yakıp yıkmadan hatırlatıp çözüm yolları önermek, önünüzdeki görevler olarak duruyordur.
Haklı olan ile güçlü olan arasında kaldığınız zaman haklıdan yana tavır koymak zorunda hissedersiniz. Bu kaybetmeyi göze almak, acıyı göze almak, direnişi göze almak demektir. Asıl sıkıntı da tam bu durumlarda ortaya çıkmaya başlar. Eğer haklı olan da güçlü olan da yaşamınızda yer alan temel unsurlar ise ne yapacaksınız? Taraf olmayanın bertaraf olduğu bir düzen ile karşı karşıyaysanız ne yapacaksınız?
Geldiğiniz nokta elbette haklıdan yana olacaktır.
Ama haklı olmanın güçlü olan gibi yakıp yıkmayı gerektirmediğine inanıyorsanız ve haklının da başka yolu kalmamış gibi görünüyorsa o zaman sizin işiniz daha da zor olacaktır. Hakkın elde edilmesi için verilen çaba varlıkları için mücadele ettiğiniz insanların yok olması ile sonuçlanıyorsa, güçlü haksızlığından haklı yok etmekten vazgeçmiyorsa o zaman ne yapacaksınız?
Atsanız atılmaz,
Yutsanız yutulmaz,
Kesseniz kesilmez,
Tutsanız tutulmaz bir durumla karşı karşıya kalırsanız ne yaparsanız?
Ben donuyorum.
Donma noktasındayım, bilmem anlatabiliyor muyum! “
https://groups.yahoo.com/neo/groups/baris_icin_vicdani_red/conversations/messages/16809

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder