Tayfun İşçi 06/04/2014 Küyerel Mail
Merkezi devlet sisteminin, yaşamın en küçük zerresine kadar hükmettiği ülkemizde, 30 Mart yerel seçimleri tamamlandı. Yetki ve güçün merkezden atanmış valilerde olduğu ülkemizde seçilmiş belediyelerin malesef fazla bir hükmü yok. Toplumun, ülke yönetimine katılmasının en temel yolu yerinden ve doğrudan katı lım olmasına rağmen Yerel yönetimlerde devlet vesayeti devam ediyor. Seçimler yapılıyor ama, seçilenler atanmışlara tabi. Her yerelin kendine göre bir özgünlüğü olmasına rağmen, merkezi devlet tek ve bağlayıcı kararlarla Topluma hükmediyor.
Bu yönetim anlayışının bu günün dünyasında daha fazla sürdürülmesi mümkün değil. Bu merkezcil anlayış dünya toplumlarında sorun yaratmaya devam ediyor. Farklı nedenlerle de olsa dünya yerelleşmeyi tartışıyor. Avrupa Birliği 1985 yılında” “Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nı onayladı. Türkiye ise 1992 yılında yerel yönetimler özerklik şartında merkezi devletin yetkisini kısıtlayan 8 maddeye çekince koyup kabul etmiş durumda.
Yereli, yönetimlerden uzak tutan bu anlayış coğrafyamızda artık kabul görmüyor. Her farklılık Yukardan ve tek merkezden haklarını sınırlandırmış bu devletçi yönetim anlayışına karşı direniyor. Bu katı merkezci yönetim anlayışı coğrafyamızda çatışmalara neden olmakla kalmıyor ayni zamanda demokratik gelişmemize de engel oluyor. Her beş yılda bir yapılan yerel seçimler ise bu gerçeklik krşısında bir anlam i fade etmiyor. Mızrak artık çuvala sığmıyor.
Kürt hareketi, Yerel seçim sonrası demokratik özerkliği inşa etmeye başlayacağını açıklamış durumda. İktidar ve hükümet ise yerel yönetimler özerklik şartı konusunda özerk bölgelerde devlet yetkilerini sınırlandırmamanın yollarını arıyor.
Cumhurbakanı , Kürtlerin demokratik özerklik talebine karşı 'özerklik söylemlerinin Türkiye gerçeği ile bağdaşmadığını' belirtip, Türkiye'nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na koyduğu çekinceleri kaldırmasının yeterli olacağını açıklıyor.
Hükümet ise özerklik talebini “Başkanlık veya Yarı Başkanlık Sistemi” içinde ele alıp yetkiyi devletsel kurumlardan aıp Devlet Başkanlığına devretmeyi planlıyor. Bunun için gerek Kamu Yönetimi Yasaları, gerekse seçimlerde dar bölge sistemi uygulamalarını gündemleştiriyor. Muhalefetin ana gövdesi ise katı merkezi devlet uygulamalarından taviz vermenin bölücülük, bölgesel özerkliğin de vatana ihanet olduğunu açıklıyor. Ancak görünen o ki korkunun ecele faydası yok. Başta kürt halkı olmak üzere farklılıklar demokratik özerklik için kararlaşmış durumda.
Neresinden bakılırsa bakılsın, demokratik özerklik gündeme kendisini dayatmış durumda. Gelinen aşamada ademi merkeziyetçi bir yönetim zorunluluğu açık. Tartışmaların odak noktası özerkliğin kabulu veya reddi değil, özerkliğin nasıl olacağı neleri kapsayacağıdır. Şurası unutulmamalıdırki; hiç bir iktidar elidenki yetkiyi yerele veya başkalarına kaptırmak istemez. Bütün sorunu iktidarı ve gücü elinde toplamaktır. Göstermelik bir yer el yönetimler yasası ile yerelin yönetime katılım hakkını sınırlandırmak derdindedir. Yerel yönetimlerin veya özerk bölgelerin ne kadar demokratik olacağı demokrasi güçlerinin mücadelesine bağlıdır.
Demokratik özerklik mücadelesinin geldiği nokta bu konuda iktidarın zorlanması kadar,yerelin kendisini örgütlemesi ve inşa etmesiyle ilgilidir. Gerek uluslar arası hukuk gerekse Türkiye gerçekliği demokratik özerkliği inşa etmeye elverişli bir ortam sunmaktadır. Demokratik özerklik bir ütopya olmaktan çıkmış, somut kaşullarına kavuşmuş inşa edilecek kadar yakınlaşmıştır.
Demokratik özerklik sadece sisteme kabul ettirme sorunu yaşamamakadır. Demokratik özerklik her şeyden önce halkın demokrasiye hazırlanmasıdır. Özerk alanlarda halkın demokratik iradesinin tesisi demektir. Aksi durum küçük derebeylikler yaratmaktan öte girtmez. Bu nedenle yerel bölgelerde halk kendi iradesini ortaya çıkarmak ve iradesi üzerinde hiç bir dayatmaya teslim olmamak zorundadır. Demokratik özerkliğe evrildiğimiz bu dönemde Sistemin katı merkezi yönetim anlayışı kadar yerel güç odaklarının da halkın iradesini ipotek altına alınmasına karşı tedbirli olmak gerekmektedir. Zira demokratik özerklik halkın iradesinin tesisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder