24 Aralık 2015 Perşembe

DOĞRUDAN DEMOKRASİ

Doğrudan demokrasi, yeni bir siyasal ve toplumsal yaşamı hedefleyen, mevcudun dışında farklı bir yaşam kültürünü gerektiriyor. Tiranın yada liderin "her şeyi en doğru ben bilirim" anlayışının aksine herkesin bir çok şeyi en az benim kadar bildiğinin kabulü temeline dayanır. Bu yüzden de her şeye "ben karar veririm" anlayışı yerine "birlikte karar verelim" anlayışını savunur.
Öte yandan toplumu oluşturanlar; lider, şef veya tirana körü körüne itaat ve iradesini onun keyfi yönetimine tabi kılmak yerine kendi bugünü ve yarını hakkında kendisinin karar verdiği özgür, özne ve denk bireylerden oluşmuş bir toplumsal yaşamı inşa etmek için çaba sarf ederler.
Bugün için doğrudan demokrasi, dipten gelen dalga misali geleceğin demokrasisidir. Halkın kendi kendisini yönetmesidir, özyönetimdir.

Sen, Nezih KazankayaAli Başaran ve 6 kişi daha bunu beğendiniz.
Yorumlar
Fethi Özkaya Soyleme katilmamak icten degil. Ama, karsida buluna % 49.5'u gormek gerekir. Bu gun istenilen yonetim bicimine bu yuzdelik nasil bakiyor ?.. Ne soylersek soyleyelim mecliste ellerinde, yargida, basinda, muhtarlar bile !...
Beğen · Yanıtla · 2 · 3 saat
Ali Ersin Gür
Ali Ersin Gür Çocuk yürümeye başlamadan önce emekler, debelenir, zorlanır, yerlerde sürüklenir ama eninde sonunda önce emeklemeyi sonra ayakta durmayı ve sonra da ilk adımı atmayı gerçekleştirir. İlk adımın tadına vardıktan sonra ise artık düşe kalka da olsa yürümeye başlar ve sonra da koşmaya...
Beğen · Yanıtla · 2 · 2 saat
Fethi Özkaya
Fethi Özkaya Ama hocam ornekleminize saygi duyuyorum, ancak yasadigimiz ulkenin turkiye, yonetimde de akp'nin oldugunu unutmayalim !...
Beğen · Yanıtla · 1 · 40 dk.
Çetin Serfidan
Çetin Serfidan Sevgili Ali,
Toplumların evrimi için bu dediklerin tabi ki çok doğru.
Siyasal evrim ya da demokrasinin deneylerle öğrenilmesi ve gelişmesi yani evrimi için de şüphesiz ki doğru.
Ancak burjuvazi, sömürücü ve egemenler edindikleri bunca tarihsel deneylerden sonra bahsettiğin ilk adımdan yürümeye hatta koşmaya kadar varacak sürece varmadan önce gelişimi boğmaya, durdurmaya hatta öldürmeye çalışacaklarını da sanırım unutmamız gerekir. Bunu da bizler acı bedeller ödediğimiz tarihsel deneylerimizden biliyoruz.
Son Kürt direnişi buna en iyi örnektir.
Yüksekova, Cizre, Silopi, Çukurca, Nusaybin, Şemdinli, Sur, Dargeçit, Lice, Eruh, Varto, Bulanık ve Kulp direnişin den Gazete haberlerine göre sadece Cizre, Silopi, Sur, Dargeçit ve Nusaybin’de direniş sürüyor, diğerleri ise sönümleme sürecine girdi ve kentler boşalıyor, yoğun göçler bekleniyor.
Eğer bu yenilgi ile biterse hem Kürt hareketi hem de genel olarak Türkiye devrimci emek ve demokrasi hareketi ve Kürt hareketinin Türkiyelileşmesi zarar görecek gibi görülüyor.
Benim altını çizmek istediğim tarihsel deneyler göstermiştir ki halkın büyük çoğunluğunun desteğini alınmadan ve dengeler, öznel venesnel koşullar iyi değerlendirmeden girişilen bu tür hareketlerin bedelini daima halk kitleleri ve çok umut bağlanan devrimci hareketler ödemiştir.
Şüphesiz ki bu hareket hem Türkiye sosyalist ve demokrasi cephesinde hem de 30 yılı aşkın bir süredir (şüphesiz ki daha uzun bir geçmişi de var) çok ağır bedeller ödemiş Kürt’ler tarafından çok tartışılacaktır.
Hele çağımızda “TEK ÜLKEDE SOSYALİZM” kurmak eskisinde de büyük zorluklar taşıyor.
Peki, durum böyle diye oturacak mıyız?
Önce örgütlenme sorunu çözmemiz gerekir. Ancak bunun tek başına yetmediğini Kürt Özgürlük Hareketinde gördük.
Geniş bir toplumsa mutabakata ve birlikteliğe ihtiyaç var.
Bu birlikteliğin sağlanması için hareketin nisbi temsil ve katılımcı demokrasi süreçlerini birlikte yürütülmesi ve farklılıkların bu süreç içinde kısmen sönümlenmesinin kısmen de geniş bir hoşgörü ve demokrasi kültürünün içselleştirilmesinin sağlanmasının gerektiğini, tüm bunlara paralel olarak birde hareketin Enternasyonal örgütlülüğünün gerçekleştirilmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Kısacası bu Global çağda devrimci hareketinde Global olması bir zorunluluktur her halde.
Saygılarımla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder