28 Haziran 2015 Pazar

DOĞRUDAN DEMOKRASİ II-2

Çetin Serfidan  Doğrudan Demokrasi Facebook
Bu yazıya başlayalı epey oldu. Ancak sağlık durumum, kontroller ve tahliller falan, oldukça gecikti. Özür dilerim.
*****
İbo’nun ve Doğrudan Demokrasiyi bu şekliyle savunan arkadaşların katılamadığım ya da anlayamadığım, açıklama beklediğim bazı görüşlerini, eleştiri ve karşı görüşlerimi aşağıya aldım,

27.01.2015 yazısında söyle diyor; (italikler ve vurgular bana ait)
…“Şuna karar vermeliyiz. Önce temsili demokrasiyi kendi içimizde de kurgulayarak devlet yönetimini ele geçirmeyi mi hedeflemeli, yoksa onu meclisler, komün al kooperatifler, demokratik özerk birimler ve konfederasyonlarla parçalayıp, işletilemez duruma getirmeyi mi? Buna karar vermeliyiz.”… 
Bunu tartışmaya açıyor gibisin…
Oysa 18.06.2015 teki yazısında bu çözümlenmiş gibi;                                                                                                                                 …“Hedef, ulus devleti parçalamak olunca örgütlenmelerde buna uygun olur.”… 
Yani ulus devleti bu önerinle parçalanabileceğine işlemez hale getirebilineceğine karar vermişsin. Fakat ulus devleti parçalayınca yerine ne koyacağını ve yerini neyin alacağını anlatmıyorsun.                                                                                                       Ayrıca ulus devleti parçalamak o kadar kolay mıdır?...
Oysa 27.01.2015 yazısında;
…“Doğrudan demokrasi verilen bu karar ışığında değerlendirmeliyiz. Zira “ülke yönetimi nasıl olacak”? falan gibi sorular doğrudan demokrasi ile ilişkilendirilmemeli. Yukarıya saymaya çalıştığım kurumlarda ise doğrudan demokrasi rahatlıkla işletilebilir.”… 
Yani ülke yönetimini düşünmeyin,  yerel meclisler, komün al kooperatifler, demokratik özerk birimler  de uygulanabileceğini söylüyorsun. Buna bir itirazım yok. Uygulana bilen her yerde uygulanmalı.
Bunları Ülke yönetiminden bağımsız nasıl düşünebiliriz?  “ülke yönetimi nasıl olacak”? falan gibi sorular doğrudan demokrasi ile ilişkilendirilmemeli.                          diyorsun  
Yani sana göre Doğrudan Demokrasi’nin gündeminde ülke yönetimi ve uluslararası iilişkiler yok.
Oysa önerilen bir sisten sadece yerel birimler için önerilmez tüm insanlık ve dünya halkları için önerilir. Yani insanlığın tüm gereksinmelerini ve ilişkilerini kapsamalı ve yanıt verebilmelidir.
Ayrıca yerele hapsedilmiş böyle bir yöntemi, yani yukarı senin yazılarından alıntıladığım, tüm bunları  kapitalist düzende, askerî, polisi, bankaları, yasama, yargı organları, bütün kurumlar burjuvazinin emrinde ve elinde iken, diyelim ki bunları yaptık, kısmen de ilk zamanlar başarılı da olduk, burjuvazi bunun devamına izin veriri mi?.. Tehlikeyi hissettiği an saldırıya geçip ve boğmaz mı?...
Bırak,”parçalayıp, işletilemez duruma” getirmeyi, üretim ve tüketim kooperatiflerinde başarılı olduk, güçlenmeye başladıkça burjuvazinin en azından bir kanadının yaşam ve varlık alanını tehdit eder bir duruma geldi mi, hele birde bunu “demokratik özerk birimler ve konfederasyonlarla”  idareyi de (yani devleti) “parçalayıp, işletilemez duruma”  getirme yönüne gittiğini hissettiği an burjuvazi o zaman tüm gücüyle saldırmaz mı?
Cemaati düşünün, ekonomik alt yapısı oldukça güçlüydü. Sıra devleti ele geçirmeye, (iddia edilen bu) en azından yönetimi paylaşmaya gelmişti ki bu kapitalist düzen içinde sistem değişmeden yapılacaktı bunlar.  Fakat menfaatler çıkar çatışmaları o kadar büyüktü ki egemenlerin bilinen kanadı  buna fırsat vermedi, silindir gibi ezdiler.
Kürtler Türkiye’de yıllardır savaşıyorlar, silahlı savaş içindeler.40 bine yakında ölü verdiler.
Birçok Belediye, mahalle (Muhtarlıklar) idari olarak ellerinde. Mahale meclislerini, komün al kooperatifleri, belediye meclislerini, rahatlıkla senin önerdiğin biçimde şekillendirebilirler.                                                                                         Kaldı ki Demokratik Kürt Özgürlük Hareketi doğrudan kapitalist düzeni tehdit de etmiyor, bir sınıf hareketi değil, bu potansiyeli taşıyor ama doğrudan tehdit yok. Buna rağmen ne zorluklar yaşadıklarını görüyoruz.
Öcalan’ın bilinen bütün tezlerine rağmen temsili demokrasiyi aşıp Doğrudan Demokrasiye neden geçemiyorlar?...
Aşağıda yazında özellikle üretin ayağında ancak sosyalist bir ekonomide olabilecek …“kar amacı düşünmeden yapılan üretim”  herhalde bu düzen içinde güncel meselemiz olmaz,
…“konfederasyonlar şeklinde yeniden yapılandırılmış bir dünya da”… , deyişin eğer “Dünya Devrimi’nden” sonraki bir aşamayı kastediliyorsa burada anlaşabiliriz.
 “Üstelik insanlar yaşadığı ve çalıştığı alandaki kurumlarda bir özne olarak karar süreçlerine doğrudan katıldığı, yaşadığı ve çalıştığı alanlarda sorunlara temsilcisiz müdahil olduğu takdirde tüm dünyada çözüm süreçlerine katılmış sayılır. Hani bir söz vardır “Herkes evinin önünün temizlerse tüm dünya temiz olur” diye, işte onun gibi bir şey. Üstelik konfederasyonlar şeklinde yeniden yapılandırılmış bir dünya da her tür üretim KAR amaçlanmaksızın yapılacağı,”….  (Ayni yazıdan)
Bu bölümü alıntı yaptığım yazının kırmızı vurgulu bölümüyle noktalıyorum. Bu kısmen doğru ama yeterli değil. Tüm dünyayı ilgilendiren konularda örneğin insan hakları, enerji, hammadde, çevre, uzay, sağlık, ulaşım, dünya için üretim vb konularda karar alacak kurumlara, yapılanmalara gereksinim var. Burada Doğudan Demokrasi’de tüm dünya insanları, milyarlarca insan, özne olarak, katılmak, temsilcisiz müdahil olmak nasıl uygulanır?...
Ben buna bir yazımda belirtiğim gibi her türlü farklılığın temsil edildiği, katılımcı temsili demokrasi yanıt verebilir. Teknolojinin ve insanlığın geliştiği belli bir aşamada kararlara milyarlarca insan ayni anda katılabilir. Bunun için Katılımcı Demokrasi’nin zamanla evrimleşerek Doğrudan Demokrasi’ye dönüşeceğini yazmıştım.
Sende;
…“Mümkün olan her durumda doğrudan demokrasi, mümkün olmayan durumlarda da katılımcılık ve temsili yet kurumları oluşturulabilir.”… diyorsun zaten. Aslında benimde söylediğimim farklı bir ifadesi….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder