Çetin Serfidan Doğrudan Demokrasi Facebook
Bu yazıya başlayalı epey oldu. Ancak sağlık durumum,
kontroller ve tahliller falan, oldukça gecikti. Özür dilerim.
*****
İbo’nun ve Doğrudan Demokrasiyi bu şekliyle savunan
arkadaşların katılamadığım ya da anlayamadığım, açıklama beklediğim bazı
görüşlerini, eleştiri ve karşı görüşlerimi aşağıya aldım,
27.01.2015 yazısında söyle diyor; (italikler ve vurgular bana ait)
…“Şuna karar vermeliyiz. Önce temsili demokrasiyi kendi içimizde de
kurgulayarak devlet yönetimini ele geçirmeyi mi hedeflemeli,
yoksa onu meclisler, komün al
kooperatifler, demokratik özerk birimler ve konfederasyonlarla parçalayıp,
işletilemez duruma getirmeyi mi? Buna karar vermeliyiz.”…
Bunu tartışmaya açıyor gibisin…
Oysa 18.06.2015 teki yazısında bu çözümlenmiş gibi;
…“Hedef, ulus
devleti parçalamak olunca örgütlenmelerde buna uygun olur.”…
Yani ulus devleti bu önerinle parçalanabileceğine
işlemez hale getirebilineceğine karar vermişsin. Fakat ulus devleti parçalayınca
yerine ne koyacağını ve yerini neyin alacağını anlatmıyorsun. Ayrıca
ulus devleti parçalamak o kadar kolay mıdır?...
Oysa 27.01.2015 yazısında;
…“Doğrudan demokrasi
verilen bu karar ışığında değerlendirmeliyiz. Zira “ülke
yönetimi nasıl olacak”? falan gibi sorular doğrudan demokrasi ile
ilişkilendirilmemeli. Yukarıya saymaya çalıştığım kurumlarda ise
doğrudan demokrasi rahatlıkla işletilebilir.”…
Yani ülke yönetimini düşünmeyin, yerel meclisler, komün al kooperatifler,
demokratik özerk birimler de
uygulanabileceğini söylüyorsun. Buna bir itirazım yok. Uygulana bilen her yerde
uygulanmalı.
Bunları Ülke yönetiminden bağımsız nasıl düşünebiliriz? “ülke yönetimi nasıl olacak”? falan gibi sorular doğrudan
demokrasi ile ilişkilendirilmemeli. diyorsun
Yani sana göre Doğrudan Demokrasi’nin gündeminde ülke yönetimi ve uluslararası iilişkiler yok.
Oysa önerilen bir
sisten sadece yerel birimler
için önerilmez tüm
insanlık ve dünya halkları için önerilir. Yani insanlığın tüm gereksinmelerini
ve ilişkilerini kapsamalı ve yanıt verebilmelidir.
Ayrıca yerele hapsedilmiş böyle bir yöntemi, yani yukarı
senin yazılarından alıntıladığım, tüm bunları kapitalist düzende, askerî, polisi, bankaları,
yasama, yargı organları, bütün kurumlar burjuvazinin emrinde ve elinde iken,
diyelim ki bunları yaptık, kısmen de ilk zamanlar başarılı da olduk, burjuvazi
bunun devamına izin veriri mi?.. Tehlikeyi hissettiği an saldırıya geçip ve boğmaz
mı?...
Bırak,”parçalayıp, işletilemez duruma” getirmeyi,
üretim ve tüketim kooperatiflerinde başarılı olduk, güçlenmeye başladıkça
burjuvazinin en azından bir kanadının yaşam ve varlık alanını tehdit eder bir
duruma geldi mi, hele birde bunu “demokratik özerk birimler ve
konfederasyonlarla” idareyi de
(yani devleti) “parçalayıp, işletilemez duruma” getirme yönüne gittiğini hissettiği an burjuvazi
o zaman tüm gücüyle saldırmaz mı?
Cemaati düşünün, ekonomik alt yapısı oldukça güçlüydü.
Sıra devleti ele geçirmeye, (iddia edilen bu) en azından yönetimi paylaşmaya
gelmişti ki bu kapitalist düzen içinde sistem değişmeden yapılacaktı
bunlar. Fakat menfaatler çıkar
çatışmaları o kadar büyüktü ki egemenlerin bilinen kanadı buna fırsat vermedi, silindir gibi ezdiler.
Kürtler Türkiye’de yıllardır savaşıyorlar, silahlı
savaş içindeler.40 bine yakında ölü verdiler.
Birçok Belediye, mahalle (Muhtarlıklar) idari olarak
ellerinde. Mahale meclislerini, komün al kooperatifleri, belediye meclislerini, rahatlıkla senin
önerdiğin biçimde şekillendirebilirler. Kaldı
ki Demokratik Kürt Özgürlük Hareketi doğrudan
kapitalist düzeni tehdit de etmiyor, bir sınıf hareketi değil, bu potansiyeli
taşıyor ama doğrudan tehdit yok. Buna rağmen ne zorluklar yaşadıklarını
görüyoruz.
Öcalan’ın bilinen bütün tezlerine rağmen temsili demokrasiyi
aşıp Doğrudan Demokrasiye neden geçemiyorlar?...
Aşağıda yazında özellikle üretin ayağında ancak
sosyalist bir ekonomide olabilecek …“kar amacı düşünmeden yapılan üretim” herhalde bu
düzen içinde güncel meselemiz olmaz,
…“konfederasyonlar şeklinde yeniden yapılandırılmış
bir dünya da”… , deyişin eğer “Dünya Devrimi’nden” sonraki bir aşamayı kastediliyorsa burada anlaşabiliriz.
“Üstelik
insanlar yaşadığı ve çalıştığı alandaki
kurumlarda bir özne olarak karar süreçlerine doğrudan katıldığı,
yaşadığı ve çalıştığı alanlarda sorunlara temsilcisiz müdahil olduğu
takdirde tüm dünyada çözüm süreçlerine katılmış sayılır.
Hani bir söz vardır “Herkes evinin önünün
temizlerse tüm dünya temiz olur” diye, işte onun gibi bir şey. Üstelik konfederasyonlar şeklinde yeniden
yapılandırılmış bir dünya da her tür üretim KAR amaçlanmaksızın yapılacağı,”…. (Ayni yazıdan)
Bu bölümü alıntı yaptığım yazının kırmızı vurgulu
bölümüyle noktalıyorum. Bu kısmen doğru ama yeterli değil. Tüm dünyayı
ilgilendiren konularda örneğin insan
hakları, enerji, hammadde, çevre, uzay, sağlık, ulaşım, dünya için üretim vb
konularda karar alacak kurumlara, yapılanmalara gereksinim var. Burada Doğudan Demokrasi’de tüm dünya insanları,
milyarlarca insan, özne olarak, katılmak,
temsilcisiz müdahil olmak nasıl uygulanır?...
Ben buna bir yazımda belirtiğim gibi her türlü
farklılığın temsil edildiği, katılımcı temsili demokrasi yanıt verebilir. Teknolojinin
ve insanlığın geliştiği belli bir aşamada kararlara milyarlarca insan ayni anda
katılabilir. Bunun için Katılımcı Demokrasi’nin zamanla evrimleşerek Doğrudan
Demokrasi’ye dönüşeceğini yazmıştım.
Sende;
…“Mümkün olan her durumda doğrudan demokrasi, mümkün olmayan durumlarda da
katılımcılık ve temsili yet kurumları oluşturulabilir.”… diyorsun zaten. Aslında benimde söylediğimim
farklı bir ifadesi….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder