Teslim Töre Mersin Times
HDP’ nin eş başkanı Selahaddin Demirtaş aday olduğu Cumhurbaşkanı seçiminde toplumu ayrıştırma çıtasını olması gereken doğru yere, ezenlerle ezilenlerin arasına koydu. Erdoğan’ ın yandaşları ile toplumun diğer kesimlerinin arasına koymuş olduğu öteleyici, ötekileştirici, ayrımcı ve ayrıştırıcı çıtasının alternatifi olarak toplumsal ayrıştırıcı çıtayı ezenlerle ezilenler arasına koyarak, kendi üslubu, ajitasyon ve propaganda yöntemi ile topluma sundu. Bu sunuş yöntemi ve çıtayı koymuş olduğu ayraç yeri, söz konusu toplumun önemli bir kesimi tarafından onay gördü ve benimsendi. Dolayısı ile toplumda konmuş olan iki ayrı ve ayrıştırıcı çıta yeri netleşmeye başladı.
Birisi ; Erdoğan’ ın kendi yandaşları ile yandaş olmayanların arasına koymuş olduğu çıta ve sürekli bu çıta temelinde yapmış olduğu, öteleme, ötekileştirme, toplumu gererek bu temelde kamplaştırarak çıkar sağlama :
Diğeri ise; inancı, ulusal kimliği, sınıfı, cinsiyeti, cinsel tercihi, giyim kuşam, kadının gülme yeri ve ses tonu itibarı ile farklı olanlarla Erdoğan tarafları arsına konmuş olan ve bu temelde politika yapan iki ayrı alternatif saflaşma ortaya çıktı.
Diğeri ise; inancı, ulusal kimliği, sınıfı, cinsiyeti, cinsel tercihi, giyim kuşam, kadının gülme yeri ve ses tonu itibarı ile farklı olanlarla Erdoğan tarafları arsına konmuş olan ve bu temelde politika yapan iki ayrı alternatif saflaşma ortaya çıktı.
Birincisini Erdoğan daha önceden yaratmıştı zaten. Toplumu o temelde kamplara bölmüş, ayrıştırmış ve her seferinde çıtayı bükerek toplumu “ger gevşet” yöntemi ile yönetiyordu. Erdoğan’ ın bu türden politika yapma tarzı karşısında MHP ile CHP çıtalarını toplumun her hangi bir ayrımına koymuyor tepkisel yöntemlerle Erdoğan’ ın germe politikasına katkı yapmaktan başka bir tarz ve yöntem geliştiremiyorlar.
Erdoğan gerdikçe onlarda geriyor bu karşılıklı germe politikasında kazançlı çıkan Erdoğan oluyor. Erdoğan ile sistemin diğer partileri arasında doğmuş olan bu kısır döngü politika yapma tarzı politik arenayı içinden çıkılması zor bir çıkışsızlık içine itiyor. Erdoğan girdiği her çıkmaza sistemin kendisini de sürüklüyor ve sürüklemeye devam ediyor.
Karşıtların birliği diyalektik yasa gereği, çıkmaza doğru sürüklenen Erdoğan iktidarı ve sistemin alternatifi olarak HDP oluştu. Alternatifi olarak oluşmuş olan HDP, nin sistem anlayışı Cumhurbaşkanlığı seçiminde derli toplu olarak Selahaddin Demirtaş tarafında Türkiye halklarına sunuldu.
Erdoğan gerdikçe onlarda geriyor bu karşılıklı germe politikasında kazançlı çıkan Erdoğan oluyor. Erdoğan ile sistemin diğer partileri arasında doğmuş olan bu kısır döngü politika yapma tarzı politik arenayı içinden çıkılması zor bir çıkışsızlık içine itiyor. Erdoğan girdiği her çıkmaza sistemin kendisini de sürüklüyor ve sürüklemeye devam ediyor.
Karşıtların birliği diyalektik yasa gereği, çıkmaza doğru sürüklenen Erdoğan iktidarı ve sistemin alternatifi olarak HDP oluştu. Alternatifi olarak oluşmuş olan HDP, nin sistem anlayışı Cumhurbaşkanlığı seçiminde derli toplu olarak Selahaddin Demirtaş tarafında Türkiye halklarına sunuldu.
Sunumu Selahaddin Demirtaş yaptı, ama kuşkusuz sunulmuş olan alternatif ve dünya anlayışları HDP’ nin dünya anlayışı ve yaratmış olduğu alternatifti. Hemen belirtmem gerekir ki, mücadele ve sistem alternatifi düzleminde HDP sol ve sosyalist hareketin bütün tarihsel ve toplumsal değerlerinin de tümüne yakınını Özgürlük Hareketi ile bir bütün haline getirip, birleştirdi. Tümü de İşçi sınıfı zeminli olan Türk solu ve sosyalistleri yine aynı sınıf temelinde parça bölük fraksiyonlara ayrılarak, hepsi de çıtayı sınıf zemini ayrımına koyup, sistem karşıtı olarak, bir çok sistem alternatifi üretmişlerdi. Fraksiyonculuk hastalığı Türkiye solu ve sosyalistleri arasında alabildiğine kronikleşmişti. HDP hem Türkiye solunun bu kronikleşmiş olan fraksiyonculuk hastalığının ilacı oldu ve hem de sınıf ayrılığı temeline konmuş olan ayrım çıtasını, oradan kaldırıp Türkiye’ nin toplumsal doku ve dengelerine denk düşen tüm ezilenlerle ezenler ayrımı temeline koydu.
HDP çok önemli iki işlevi birden üslendi. Hem sistemle ayrım çıtasını son derece isabetli bir yere koydu, hem de solun sosyalistlerin ayrı bir yerde, sınıf zemininde tutmuş olduğu mücadeleyi tüm ezilenlerin mücadelesi ile birleştirip, bütün ezilenlerin çıtasını olması gereken yere ve tek bir çıta şeklinde koyarak iki çok önemli işi birden yapmayı becerdi. HDP’ nin üretmiş olduğu bu birikim ve değerleri, Cumhurbaşkanlığı adaylığı vesilesi ile bütün Türkiye sathına yaymayı kendi yöntemleri ile Selahaddin Demirtaş yaptı. Hem HDP’ nin üretmiş olduğu birikim ve değerler hem de Selahaddin Demirtaş’ ın üslup, yöntem ve sempatikliği sadece dostları nezdinde değil karşıtları tarafından da saygı duyulan tavır ve davranışlar oldu. HDP’ nin oylarının nerde ise ikiye katlanmasının nedenlerinden birisi de Selahaddin Demirtaş’ ın sergilediği sempati ve izlemiş olduğu germekten uzak taktiksel yöntemler olmuştur.
Selahaddin Demirtaş, Erdoğan’ ın karşısına sadece Erdoğan ve sisteminin alternatifini değil, Erdoğan’ ın “germe” taktik ve yönteminin karşıtı olan : germeme ve gerginliği yumuşatma politika ve taktiklerini de çıkartmıştı. Bu politika gereği Erdoğan’ ın gerdiği, germeye çalıştığı her konu ve sorunu Selahaddin Demirtaş yumuşatma, gerginlikten arındırma konumuna getirmeye çalıştı. Haklı ve doğru olarak hep Erdoğan’ ın durduğu yerin ve tutumunun karşısında oldu ve orada durmaya çalıştı. Selahaddin Demirtaş, söz konusu politikasını ve taktiklerini, Erdoğan’ ın Cumhurbaşkanlığı yeminini yaptığı parlamento da da devam ettirdi. Her ülkede ve her durumda olduğu gibi Türkiye de de “karşıt olma, karşıt olarak kalma” politikası her zaman kendi içinde bazı paradokslar taşır. Çünkü “karşıtlık” olgusu tek başına bile kendi içinde bir çok paradoksa sahiptir. Yapısı gereği zaten karşıtların birliğini ifade eder “karşıtlık” politikası. O nedenle “karşıt” politikası çok güçlü bir politikadır, güçlü olduğu kadar da kendi içinde bir çok çelişkiyi barındırır.
Selahaddin Demirtaş, Erdoğan’ ın karşısına sadece Erdoğan ve sisteminin alternatifini değil, Erdoğan’ ın “germe” taktik ve yönteminin karşıtı olan : germeme ve gerginliği yumuşatma politika ve taktiklerini de çıkartmıştı. Bu politika gereği Erdoğan’ ın gerdiği, germeye çalıştığı her konu ve sorunu Selahaddin Demirtaş yumuşatma, gerginlikten arındırma konumuna getirmeye çalıştı. Haklı ve doğru olarak hep Erdoğan’ ın durduğu yerin ve tutumunun karşısında oldu ve orada durmaya çalıştı. Selahaddin Demirtaş, söz konusu politikasını ve taktiklerini, Erdoğan’ ın Cumhurbaşkanlığı yeminini yaptığı parlamento da da devam ettirdi. Her ülkede ve her durumda olduğu gibi Türkiye de de “karşıt olma, karşıt olarak kalma” politikası her zaman kendi içinde bazı paradokslar taşır. Çünkü “karşıtlık” olgusu tek başına bile kendi içinde bir çok paradoksa sahiptir. Yapısı gereği zaten karşıtların birliğini ifade eder “karşıtlık” politikası. O nedenle “karşıt” politikası çok güçlü bir politikadır, güçlü olduğu kadar da kendi içinde bir çok çelişkiyi barındırır.
Buraya kadar yapmış olduğum özetlemenin toplamını, toptan bir şekilde belirterek söyleyecek olursam: HDP ve dolayısı ile de Selahaddin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçim sathı mahallinde son derece başarılı olmuş olan ; germeme, gerginlikleri gevşetme politikasını Erdoğan’ ın parlamento da yapacağı Cumhurbaşkanlığı yemin törenine de taşımları gerekirdi. Boykot, sorun yaratarak Erdoğan ın gerginlik politikasının değirmenine su taşıma gibi ortamı gerici yöntemler uygulamak yerine haklı olarak oraya da gerginlik karşıtı ve gerginliği yumuşatan politikalar taşıdılar. Yeri geldiğinde de Erdoğan’ı alkışladılar. Bazı kendini HDP taraftarı gibi gösteren, esasında HDP’ nin tekerine çomak sokmaya çalışan, bazıları ise gerçekten de HDP’ li olanlar: Parlamentoya gitmeyip, boykot mu etselerdi, parlamentoya gidip te alkışlamasalardı, alkışlasalar da ayakta değil de oturdukları yerde mi alkışlasalardı, her hangi bir pozisyonda alkışlamayıp, gidip tokalaşarak kutlasalar mıydı ? gibisinden eleştiri ve serzenişlerden bulundular.
Kuşkusuz HDP’ linin, her konuda HDP’ yi eleştirme, bildiği ve inandığı konularda HDP’ ye taktik ve stratejiler önerme hakkı var. Yanlış bulduğu tarz ve davranış yerine kendi doğrularını partiye sunma gibi bir partililik görevi de var. Ama yanlış gördüğü bir şeyin yanlışlığını usulüne uygun olarak anlatmak yerine partiyi ve parti yöneticilerini hırpalayarak, felaket tellallığı yapmak, ortamı germek hiçbir partiliye yakışacak tarz ve tavır değildir. Böyle bir tarz ve davranış HDP’ lilere değil, HDP karşıtlarına yakışır. Bin doğruyu bir yanlışa feda etmek ya da bin doğruyu bir yanlışla silmeye kalkmak devrimci bir tarz ve davranış olamaz. Lenin’ in de dediği gibi : “hiç kimse yanlış yapmama konusunda noter senetli değildir.” Her kes hata yapabilir. Bir aksama ile nasıl ki bir atın ayağı kesilmezse, bir yanlış yaptı diye bir parti ya da lideri aforoz edilemez. Devrimciler ya da gerçek HDP’ liler tarafından bir yanlış bin doğrunun karşısına tercihli bir alternatif olarak konamaz.
HDP karşıtları bu bağlamda harekete geçerek : “eli kanlı katili ayakta alkışlayanlara nasıl oy verdik, eli kanlı diktatörleri ayakta alkışlayanlarla nasıl aynı partide oluruz” gibisinden duygusal söylemlerle HDP ve Eş Başkanı Selahaddin Demirtaş’ ı hedef tahtasına oturtarak karalama ateşine başladılar. HDP karşıtları tarafından abartılan bu duygusal ajitasyonlar bazı gerçek HDP’ lileri de bu koroya ses katmaya itti. HDP mücadelenin imbiğinden süzülerek, devrimci duygu ve düşüncelerin rafine bir partisi olarak yapılanmış olsa da, henüz genç bir partidir. Eş Başkanlar ve yöneticileri de öyle. Buna rağmen her kesin gördüğü gibi Türkiye’ deki liderlerin en genci olan HDP’ nin Eş Başkanı Selahaddin Demirtaş’ ın Cumhurbaşkanlığı seçimi boyunca göstermiş olduğu performansı taktire şayan olmuştur. Demirtaş’ın yaşının diğer liderlerin yaşından küçük olmasına rağmen bilgi birikimi, sergilemiş olduğu olgun tavır ve davranışlarla onlardan nasıl daha büyük olduğunu her kes görmüş ve taktir etmiştir.
Her parti gibi HDP, her insan gibi Selahaddin Demirtaş ve diğer HDP yöneticileri de hata yapabilir. Hatalar ya da yanlış görülenler her kes tarafından eleştirilebilir. Ama yıkıcı, hırpalayıcı, teşhir edici ve bütün değerleri yok edici şekilde değil, yapıcı ve yanlışın yerine doğru olanı koyucu bir yöntemle. Bence de ayakta alkışlamak gibi abartılı bir kutlama yerine, tokalaşarak tebrik etme ya da başka bir yöntem uygulanabilirdi. Ama ayakta alkışlamak ne HDP’ nin ne de Selahaddin Demirtaş’ ın birikim ve değerlerinden bir eksilme, azalma yaratmamıştır ve yaratamaz da. HDP ve biz HDP’ liler doğruların yanlışlardan gizli olduğunun bilinci ile hem yürüyeceğiz hem yürürken de kendi yanlışlarımızı da görüp, düzelteceğiz. İki iş birden yapamazsak yolumuz uzun yaramız da derin olduğu için menzile eremeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder