9 Nisan 2013 Salı

17 NİSAN

Evrensel
Seksenli yıllarda, nerdeyse hemen bütün ülkelerde, kapitalizmin yeniden yapılandırılması sürecinde sağlık alanında tek bir program uygulamaya kondu. Program, Türkiye’de 1987 yılında, Dünya Bankası(DB)’nın yol göstericiliği ve kredileriyle Sağlıkta Reform adıyla başlatıldı. Kapsam ve hedeflerde en küçük bir değişiklik içermemesine karşın adı, AKP Hükümeti tarafından Haziran 2003 tarihinde, Sağlıkta Dönüşüm Programı olarak değiştirildi. Buna karşın, uygulama süreci yine DB’nin kredileri ve yol göstericiliğinde devam etti. Programın, Ocak 2012 tarihi itibariyle tamamlandığını söylemek mümkün. Bununla birlikte, Başbakanın son dönemlerde sevdalandığı Şehir Hastaneleri, esas adıyla sağlıkta kamu özel ortaklığı ve uluslararası hastane zincirlerinin ülkeye yerleştirilmesi işlemleri Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) girişimleriyle hukuk engeline çarptı. Çarpmanın şiddeti öyle böyle değil. Başbakanın konuyu kamuoyuyla paylaşırken kullandığı dile baktığımızda bu zamana kadarkilerin çok üzerinde olduğunu tahmin etmemiz mümkün. İfade ettiğimiz söz konusu eksikliğine karşın, sağlık alanında yaratılan tahribatın mağdurları tek tek ortaya çıkmaya başladı. Yanlış anlaşılmasın tek tek derken kişileri değil, konu başlıklarını kastediyorum. Yoksa Sağlıkta Dönüşümün mağdurları yüz binleri çoktan aştı.

Sağlıkta Dönüşümün öncelikli mağdurları hizmeti kullananlar. Önceki dönemde temel sıkıntı hizmete ulaşabilmekti. Bugün, yeni düzenlemelerle hizmete ulaşabilmek kolaylaştırıldı. Temel sıkıntı sağlık hizmetinin kullanımı aşamasına kaydırıldı. Sağlık hizmetini kullanabilmek için, SGK’nin sağlık sigortası kapsamında olmak yeterli değil. Muayene katkı payı, ilaç katılım payı, reçete parası, üçten fazla her bir ilaç için ayrıca para ödeme zorunluluğu yetmedi, eşdeğer ilaç farkı (en ucuz olana göre) ödemelerini sıralamak mümkün. Hizmeti özel sektörde kullanmak isteyenler hizmet bedelinin yüzde 90’ına kadar ek ödeme yapma yükümlülüğüne sahipler. Yukarıda bir bölümünü sıraladığımız sorunları cebinden ödeme yapabilecek kadar parası olmayan hepimiz; öğretmenler, esnaf, memur, işçiler, hemşireler, doktorlar, mühendisler, sanatçılar, öğretim elemanları vb.; birbirinden hiçbir farklılık taşımayan bir biçimde yaşıyoruz. Ancak sağlık pirimi(vergisi)nin tamamını ödeyebilecek kadar geliri olmayanlar Yeşil Kartlı grubuna dahil ediliyor ve sorunu biraz daha çok ve farklı yaşıyorlar. Priminin tamamını ödeyenler istedikleri sağlık kuruluşuna istedikleri zaman gidebilmelerine karşın, Yeşil Kartlılar ancak sevk edilirlerse gidebiliyor.
Sağlıkta Dönüşümün diğer mağdurları, sağlık hizmetini üretenler. Bu grupta yer alanlar; hekimler, hemşireler, ebeler, diş hekimleri, eczacılar, teknisyenler, laborantlar, biyologlar, destek hizmet üreten taşeron işçileri vb. yukarıda sıralananlara ek olarak, çalışma yaşamındaki dönüşümden kaynaklanan mağduriyetleri de yaşıyor. Öyle bir aşamaya gelindi ki Sağlıkta Dönüşümün sahipleri birinci gruptaki mağduriyetleri yaşayanlara, yaşadıklarının sorumlusu olarak sağlık emekçilerini, ikinci grupta sıraladığımız çifte mağdurları gösterip adeta saldırtıyorlar. Sağlıkta Dönüşüm, Sağlıkta Şiddete dönüştü. Dr. Ersin Arslan, 17 Nisan 2012 günü, ameliyatını yaptığı, tedavisi için haftalarca emek verdiği hastasının torunu tarafından öldürüldü. Dr. Melike Erdem, iş yoğunluğu ve çalışma koşulları ile Alo-184 SABİM Hattının da yarattığı gerilim nedeniyle intihar etti. Sayısız sağlık emekçisine saldırıldı. Söz konusu saldırı ve tehditler artarak devam ediyor. Birçok sağlık emekçisi çalışma ortamından kaynaklanan nedenlerle yaşamını yitirdi. Yaşananların görmezden gelinemeyecek büyüklüğüne, yakıcılığına ve aciliyetine karşın, Sağlık Bakanlığı da Hükümet de “görmüyor, duymuyor, konuşmuyor!” Bu tutumun değiştirilmesi amacıyla TTB Merkez Konseyi, “yeni” Sağlık Bakanı’na 14 Mart Tıp Haftasını da vesile ederek 14 ACİL TALEP iletti. Sağlık Bakanı’ndan halen “çıt” yok.
TTB, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Türk Ebeler Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği, Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sağlık Çalışanlarının Sözü Sendikası ile Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği 17 Nisan 2013, Çarşamba günü, G(ö)REVDE olacaklarını ilan ettiler. Ve başta sağlık emekçileri olmak üzere, tüm emekçileri ve halkımızı yanlarında olmaya çağırıyorlar. Bütün mağdurlar, el birliğiyle, mağduriyetimizin nedenini, Sağlıkta Dönüşümü, o bizi daha da mağdur etmeden ortadan kaldırmak için çağrıya kulak verelim. Üzerimize düşen GöREVİ yerine getirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder