3 Şubat 2012 Cuma

EDP Danışma Meclisi toplantısı “AKP karşıtı muhalefet”


İkbal Polat  03/02/2012   edpiletisim@googlegroups.com
Değerli arkadaşlar,
Geçen hafta yapılan Danışma Meclisi toplantımızın en önemli tartışması “AKP karşıtı muhalefet” konusu üzerine oldu. Başta Genel Başkan olmak üzere çoğu söz alan arkadaşımız konuşmasında AKP karşıtı bir muhalefet yerine toplumun sorunlarına cevap veren alternatif yaratan bir siyaset tarzının daha doğru olacağı vurguladı.

Danışma meclisinde de ifade ettiğim üzere ben de benzer düşünüyorum. Bugün AKP, her durumda kazanan konumunda. Yüzde 50’lik oy oranına da muhalefetin bu kılık, kıyafet, şekil, şemal üzerinden yaptığı, içi boş, yanlış AKP karşıtlığı ulaştırdı. Birçok toplantılarda bu ifade edildi. Hatta bunu söylediğimiz için “AKP yandaşı olmak” gibi saçma sapalak, hiçbir gerçekliği bulunmayan suçlamalara dahi maruz kaldık, kalmaya da devam ediyoruz.  AKP’nin karşısında CHPvari bir muhalefet yapmamak doğru bir tercihimiz. Lakin bunun dışında sıkışık zamanlarda, az sayıda kadroyla, gündemdeki konulara yetemediğimizden (bir de kafası karışık solla uğraşmaktan da) toplumsal kesimlerin sahip çıkabileceği alternatif öneriler geliştiremediğimiz için de siyaset alanında aktif yer alamıyoruz.
AKP, askeri vesayet rejimi ile kavga halindeyken devrimci bir durum yansıması (yanılsama değil) ortaya çıkıyordu. Bu durumda bence de doğru olan, ne kadarsa o kadar vesayet rejimi karşısında AKP'yi itecek politikalar üretmekti. Bu başarılamadı. (Anayasa değişikliğine evet demek bunun bir parçası idi aslında) Sonuçta bugün AKP “devrimci” barutunu tüketti. Vesayet rejimi zayıfladı; ama politik sonuçları itibariyle, devletin yeniden restorasyon süreci başladı. AKP politikalarının, askeri vesayet politikalarından bir farkı kalmamaya başladı. (90’lara dönmek denen şey, Kürt sorunundaki son dönem yaklaşımları, Anayasa konusudaki çekimserliği vs.) Ancak elbette AKP asker değil, bir siyasi parti ve seçimlere giriyor, meşru. Şimdi bu meşru gücün, demokrasi lehine nasıl gerileteceği sorusuna cevap arıyoruz? Eski politikalara dönen bir aktör yeni değildir artık. Türkiye'de rejim değişti; ama devlet olduğu gibi duruyor demek yanlış olmaz. Sonuçta devletin bu demokrasi dışı yapısı, AKP'ye indirgenmiş bir mücadele ile aşılamaz; bu teorik olarak doğru olmayacağı gibi, sonuçları itibariyle de demokrasi güçlerini değil, daha gerici, milliyetçi güçleri kuvvetlendirir. Yani CHP ve MHP’yi…
AKP artık geleneksel devlet politikalarının uygulayıcısı bir burjuva partisi; esasa dokunmadığı sürece diğer partilerden bir farkı kalmayacak. Hızla bu benzeşme sürecine girdi zaten.
Demokrasi güçleri, devleti ve onun geleneksel politikalarını hedef almalı. AKP yanlış yapıyordan daha doğru olan 'bozuk düzende doğru çark olunamaz' yaklaşımıdır. Devletin yapısal bozukluğuna karşı fikir geliştirilmelidir. AKP ya da başkası iktidarda olabilir; talep edilen devletin geleneksel yaklaşımının iflas ettiği ve sürdürülemez olduğudur. Yani toplumun bu kamburlarla artık yol yürümek istemeyeceği ön kabulüne sahipsek, sözümüzü ona söyleyeceğiz. Bu söz de, oy verdiği partiden ziyade kimliğini taşıdığı devlete ait talepleri ve rahatsızlıkları örgütlemeli.
Ne demek istiyorum, misal Cumhurbaşkanlığı seçim süresi. Biliyorsunuz AKP, Cumhurbaşkanlığı seçim usullerini düzenleyen bir yasa taslağını meclisten geçirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimin 2012’de yapılması gerektiği, süresinin 5 yıl olduğunu yazmıştık. Sürenin 7 yıla çıkarılmasını sağlayan bu kanun düzenlenmesinin mevcutta, anayasaya ve de hukuka aykırı olduğu açık. Klasik CHPvari muhalefet bunu Anayasa Mahkemesine götürerek karşı çıkmak olur. Ama bunun siyaseten pek bir anlamı yok. Devlet organlarını kullanarak AKP’yi durdurmaya çalışmanın başarısızlığı ortada. Ayrıca bu siyaset yapmaktan kaçmanın da bir yolu. AKP, karşı çıksanız da çıkmasanız da toplum gözünde kazanan durumda. Karşı çıksanız, vesayet rejimini gösterip, dönüp topluma bakın beni durduruyorlar diyor. Karşı çıkmasanız AKP yandaşı oluyorsunuz… AKP’nin yaptıkları karşısında usulen bir karşı çıkışın siyaseten çok bir anlamı yok. Bunun için esasa dair yapılmak istenene konuşup öneriler geliştirmek gerekiyor. Yani devletin işleyişine ve nasıl yapılanacağına dair…
Peki bu konudaki esasa dair tasarlanan nedir? AKP’nin 2012’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini 2014 yılına çekme isteğinin altında yarı başkanlık ve dar bölge seçim sistemi yatıyor. Böyle olduğunu, 22 Ocak’ta Başbakan’a yakınlığı ile bilinen, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün "Anayasa'da yazan yetkilerle cumhurbaşkanı seçilirse, bu sistem otomatikman yarı başkanlık sistemine döner.
Halkın seçtiği cumhurbaşkanı bu yetkileri daha farklı kullanır. Yeni bir liderlik tipi ortaya çıkar. Parti liderliğinden, bağımsız toplum liderliğine dönüşür." ifadesinden anlıyoruz.
O vakit bizim Yarı Başkanlık ve Dar Bölge Seçim Sistemi üzerine fikirlerimizi ve önerilerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Yapılan Anayasa değişikliği ile değişen Cumhurbaşkanı’nın statüsünü konuşmamız gerekiyor. Mevcut seçim sistemindeki yüzde 10 barajının karşısında neyin getirilmesi gerektiğini konuşmamız gerekiyor. Bunu da AKP karşıtlığı üzerinden değil devletin yeniden yapılanmasının demokrasi lehine nasıl şekilleneceği üzerinden konuşmamız gerekiyor. EDP’nin bu yönde bir çalışma yaparak kamuoyuna bir açıklama yapması önemlidir.
AKP’nin bu her durumda kazanan durumunu devam ettirmek için, 2014 yılına kadar oy toplamaya devam edeceği açık. Bunun için açıkçası elinde iyi malzemeleri var. 12 Haziran seçimlerindeki “Kanal İstanbul” projesi bu nedenle onlar için iyi bir vaat. Ya da 3. Köprü projesi ile dağıtacağı rantın karşılığında iyi bir oy hesabında. 3. Köprü inadı da bu yüzden.
AKP, önümüzdeki dönemi “kentsel ve bölgesel dönüşümlerle” rant dağıtarak garantilemiş olacak. (tıpkı Özal’ın imar aflarıyla tekrar başbakan olması gibi) 2B Yasa tasarısı Meclise indi bile…
İki yönde politikaları uygulamaya becerebilirse kendisini iktidar koltuğunda iyice garantiler diye düşünüyorum. Birincisi Küresel düzeyde İstanbul’u parlatmak yani küresel olanı (sermaye, kültür vs.) İstanbul’a çekmek. İkincisi ise yerel/bölgesel (kalkınma stratejileri ile) olanı küreselleştirebilmek. Eş zamanlı gerçekleşmesi zor bir ikili süreç inşa etmeli, kendi çıkarı için…
Kurmuş olduğu Kalkınma Ajansları ile planlar yapılıyor. Halep’e Diyarbakır, Batum’a Trabzon, Akdeniz’e İzmir üzerinden açılabilir, Adana, Manisa, Bursa gibi alt merkezlerle de iç bölgelerde tasarladığı otoban yol ve hızlı demiryolları ile yeni cazibe alanları yaratabilir. Ve bu planların hepsi halk için yeni yatırım ve rant alanı. Vatandaş için bundan nasiplensin ya da nasiplenmesin, uzaktan sesi bile güzel…
Peki biz bunun karşısında ne öneriyoruz? Uludağ’ı Davos yapacağım diyen bir rakibin karşısında biz ne diyeceğiz? Kürt Özgürlük Hareketinin Demokratik Özerklik projesi gibi AKP’ye karşıt değil alternatif olan bir fikri, projeyi geliştirmemiz gerekiyor.
Özetle EDP’nin hedefi AKP değil devlet karşıtlığı üzerinden siyaset üretmek olmalı…
Hürmetler
polat
n     
Bu grup Eşitlik ve Demokrasi Partisi örgütlenmesi içinde sağlıklı ve koordineli çalışmayı sağlayacak bilgi akışı için kurulmuştur. Mesajlarınızın bu amaca uygun içerikli olmasına özen göstermenizi önemle rica ederiz.

Bu gruba posta göndermek için şu mail adresini kullanın: edpiletisim@googlegroups.com
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese mail gönderin: edpiletisim+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için şu adresi ziyaret edin: http://groups.google.com.tr/group/edpiletisim?hl=tr

EDP Programı: http://edp.org.tr/edp/detay.php?katid=7

EDP Tüzüğü: http://edp.org.tr/edp/detay.php?katid=8

EDP Nasıl Bir Parti?: http://edp.org.tr/edp/detay.php?katid=6

EDP Değişimi Yönetecek!: http://edp.org.tr/edp/detay.php?katid=31

İl-İlçe Örgütleri ve Temsilcilikler: http://edp.org.tr/iletisim/temsilcilikler.php?katid=19


1 yorum:

  1. Bir siyasi parti mail grubunda dönen bir tartışmayı alıp bir siteye taşımak hiç etik değil...

    YanıtlaSil