Gülsen Candemir 18/10/2011 BirGün
1980 yılı öncesi, sıradan insanların kendi emekleri ve güçleri ile başka bir dünyanın mümkün olabileceğini gösterdiği yerdi Fatsa. Terzi Fikri’nin Fatsa’sında ne kan davası ne kız kaçırma vardı ne de kirli sokaklar, ne de birbirine yabancı mahalle halkı. Güvenlik sorunu olmayan tüm işlerin birlikte yapıldığı, sorunsuz ve yaşanabilir bir yerdi Fatsa. Minyatür bir Fatsa daha vardı 1980 öncesinde. Ege’nin güzel illerinden Uşak’ın Büyükkayalı köyü de bir Fatsa olma yolunda ilerliyordu. İşte tamda bu nedenle 12 Eylül ve sonrası en kötü günleri yaşayan köylerden biri oldu Büyükkayalı köyü.
1970’lerde köye gelen devrimcilerin önderliği ile iki komite kuruldu. Tarla bahçe işlerini düğün dernek işlerini yapan komite, köyün asayiş sorunlarını da büyümeden çözdü. Köyün bakımsız ve kerpiç camisini de yıkarak yeniden yapmak isteyen devrimci komite üyeleri önce ‘dinsiz’ olarak adlandırılıp ‘komünistler camii yıkıyor’ söylentileri çevreye yayılsa da, eski ve bakımsız camiinin yerine yapılan yeni camii, tüm bu iddiaları boşta çıkardı. Köye sevgi yolu yapan ve yola da yüzlerce çam ağaçları diken devrimciler, şimdi geride kalan çam ağaçları ve köye bıraktığı güzellikler ile anılıyor.
ÖNEMLİ BULUŞMA
12 Eylül öncesi büyük mücadeleler veren Devrimci Yol’u Devrimci Yol yapan insanların yaşadığı, duvarlarına yumruklu yıldız resminin kazıldığı, ‘Cemiller Ölmez, Kurtuluşa Kadar Savaş” gibi sloganların yazıldığı Uşak’ın Büyükkayalı Köyü, seksen darbesi ile en çok yara alan köyler arasında yer alıyor.
Sekiz yüz kişiye yakın nüfusa sahip köy, seksen darbesi ile baskıyı, işkenceyi, gözaltını, hatta tecavüz vahşetini yaşadı. Yıllarca karakolun bulunduğu köyde devrimciler jandarma tarafından hâlâ tehlikeli görülürken geçtiğimiz pazar günü Özgürlük ve Dayanışma Partisi Uşak İl örgütü ile Büyükkayalı Köyü Spor Külubü ortak bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe, genelde tarım özelde ise tütün politikası üzerine konuşmaları ile Üzüm-Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu, Tütün-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, gençlik devrim hareketleri üzerine ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen ve Bitmeyen Yolculuk kitabı üzerine BirGün yazarı Oğuzhan Müftüoğlu konuşmacı olarak katılırken sanatçı Sevinç Eratalay da devrim türküleri ile yer aldı.
'ERDOĞAN BİR AMERİKAN PROJESİDİR'
Büyükkayalı Köyü Spor Kulübü salonunda yapılan etkinliği ÖDP Uşak İl Başkanı Mahmut Uludağ yönetti. Adnan Çobanoğlu’nun köy halkına hükümetin ve küresel sermayenin tarım politikaları üzerine bilgi vermesinin ardından sözü BirGün Yazarı Oğuzhan Müftüoğlu ve ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen aldı.
Oğuzhan Müftüoğlu konuşmasına 12 Eylül öncesi büyük mücadeleler veren Devrimci Yol’u Devrimci Yol yapan insanların bulunduğu köyde, o mücadeleden dolayı uzun süre cezaevinde kalanlara saygı ve selamlarını ileterek başladı.
Müftüoğlu “Geçmiş sadece geçmişte kalırsa hiçbir şey değildir, geçmiş bir askerlik anısı gibi anlatılmamalı. Şimdi geçmişin büyük mücadele dönemlerinden farklı günler yaşıyoruz, ve geçmişi tartışarak ancak bugünü anlayabiliriz. Şimdi bakıyoruz dünün gericileri ve yobazları şimdi kendilerini ‘yenilikçi’ ilan ederken eskinin yenilikçisi olan bizleri darbeci ilan ediyorlar. Bu ülkedeki tüm darbelere karşı tek tepki veren devrimcilerdir bunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Türkiye’de son on yıldır büyük bir değişim yaşanıyor, ama her değişim ilerleme değildir. Şimdiki değişim 12 Eylül’ü aratmayan bir değişimdir. Türkiye’deki dinciler ve gericiler geçmişte ABD’nin ve batının kontrolü altında hareket ediyordu. Bugün ise dincilik ve gericilik halkı kontrol altına almak için kullanılıyor. Tayip Erdoğan bir Amerikan projesidir ve adeta diğer kuşları çekebilmek için kullanılan bir keklik gibi Ortadoğu’yu AB’nin ve ABD’nin kontrolü altına almak için kullanılıyor. Bölgede padişah gibi karşılanan Recep Tayip Erdoğan’ın keklik olarak Ortadoğu’ya yönlendirildiğini anlayamayan Ortadoğu halkları Afganistan gibi, Irak ve Libya olacaklarını şu an anlayamıyorlar.
AKP’nin ülkede on yıldır yaptıklarını değişim olarak gören yolunu şaşırmış solcular oldu. Onların kanal kanal gezip Tayyip’in propagandasını yaparken görünce çok üzülüyorum. Geçmişlerine ihanet ederek, o geçmişlerini Tayyip’in yolunda yok saydılar. Onlar da tıpkı Tayip gibi keklik olarak kullanılıyor” dedi.‘Bu kadar olay yaşanırken devrimciler nerede’ diye sorulmasının çok da haklı bir soru olduğunu söyleyen Müftüoğlu, devrimcilerin Hopa’da HES’lere tepki gösterdiğini, maden aramalarına karşı durduğunu, üniversitelerin paralı hale getirilmesine tepki gösterdiğini ifade etti. Gençlerin, devrim yolunda hayatını kaybedenleri birer bayrak gibi mücadelelerinde taşıdığını söyleyen Müftüoğlu, gençlikten umutlu olduğunu ve başka bir dünyayı yine o gençlerin yaratacağını ifade etti.
‘YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM’
Müftüoğlu’nun ardından salonu dolduran kadınlara, gençlere ve diğer köy halkına gençliğin devrimci eylemlerini anlatan ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen, seksen kuşağının karanlıklar içine doğduğunu oysaki darbeden on yıl önce çok daha güzel bir tarihin var olduğunu ifade etti. Şimdi ayağa kalkan gençliğin devrimcilerin adı ile yürüdüğünü, üniversitelerin paralı hale getirilmesine, sağlığın ve eğitimin özelleştirilmesine ve hak olmaktan çıkarılmasına, işsizliğe tepki gösterdiğini söyleyen İşleyen geleceğin devrimcilerinin Hopa’da, Malatya Kürecik’te yine mücadele etmeye devam ettiğini ifade etti. Ernesto Che Guavera’nın bir sözünü anımsatan İşleyen “Devrim işin savaşmayana sosyalist denmez” dedi.
İşleyen “Eğer biz hâlâ ayaktaysak Büyükkayalı köyünde yaratılan güzelliklerden, Fatsa’dan güç aldığımız için ayaktayız. Devrim yolunda hayatını kaybedenlerin adı ile yürüyor, onların adını bir bayrak gibi yüreğimizde taşıyoruz” dedi. İşleyen’in konuşmasının ardından salonda bulunanlar “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganı attı.
‘GÜZEL GÜNLER TEKRAR CANLANACAK’
Konuşmaların ardından devrim şarkılarını söyleyen Sevinç Eratalay’a teşekkür plaketi ve çiçek takdim edildi.Etkinlik sürerken biz de boş durmadık ve seksen öncesi köyde çalışma yapan ve darbe ile ağır bedeller ödeyenler ile sohbet ettik. Köyde imece kültürünü hayata geçirerek, komite üyesi köylülerin tüm işlerinin birlikte yapılmasını sağlayanlardan biri de Hüseyin Kahraman. Kahraman Devrimci-Yol davasından beş yıl hapis yattı. Ayağında kurşunla hayatını sürdürmek zorunda kalan Hüseyin Kahraman “Yardımlaşma kültürü ile köyü güzelleştirdik, sorunsuz bir köy haline getirdik. Köylüler kapılarını kilitlemeden uyur, her işini birlikte yapardı. Köye yüzlerde çam ağaçları diktik, şimdi o ağaçları görünce o günleri hatırlıyorum. Çok güzel günlerdi ve yeniden o günlere dönmeyi çok isterdim. Jandarma bizi hâlâ tehdit olarak görüyor. Bu etkinliğe sivil polisleri ve jandarmayı göndererek köylüleri hâlâ yıldırmaya baskı altına almaya çalışıyorlar. Ama
devrimciler yaşadığı sürece amaçlarına ulaşamayacaklar” diye konuştu.
Yazının aslı: http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1318935582&year=2011&month=10&day=18
1980 yılı öncesi, sıradan insanların kendi emekleri ve güçleri ile başka bir dünyanın mümkün olabileceğini gösterdiği yerdi Fatsa. Terzi Fikri’nin Fatsa’sında ne kan davası ne kız kaçırma vardı ne de kirli sokaklar, ne de birbirine yabancı mahalle halkı. Güvenlik sorunu olmayan tüm işlerin birlikte yapıldığı, sorunsuz ve yaşanabilir bir yerdi Fatsa. Minyatür bir Fatsa daha vardı 1980 öncesinde. Ege’nin güzel illerinden Uşak’ın Büyükkayalı köyü de bir Fatsa olma yolunda ilerliyordu. İşte tamda bu nedenle 12 Eylül ve sonrası en kötü günleri yaşayan köylerden biri oldu Büyükkayalı köyü.
1970’lerde köye gelen devrimcilerin önderliği ile iki komite kuruldu. Tarla bahçe işlerini düğün dernek işlerini yapan komite, köyün asayiş sorunlarını da büyümeden çözdü. Köyün bakımsız ve kerpiç camisini de yıkarak yeniden yapmak isteyen devrimci komite üyeleri önce ‘dinsiz’ olarak adlandırılıp ‘komünistler camii yıkıyor’ söylentileri çevreye yayılsa da, eski ve bakımsız camiinin yerine yapılan yeni camii, tüm bu iddiaları boşta çıkardı. Köye sevgi yolu yapan ve yola da yüzlerce çam ağaçları diken devrimciler, şimdi geride kalan çam ağaçları ve köye bıraktığı güzellikler ile anılıyor.
ÖNEMLİ BULUŞMA
12 Eylül öncesi büyük mücadeleler veren Devrimci Yol’u Devrimci Yol yapan insanların yaşadığı, duvarlarına yumruklu yıldız resminin kazıldığı, ‘Cemiller Ölmez, Kurtuluşa Kadar Savaş” gibi sloganların yazıldığı Uşak’ın Büyükkayalı Köyü, seksen darbesi ile en çok yara alan köyler arasında yer alıyor.
Sekiz yüz kişiye yakın nüfusa sahip köy, seksen darbesi ile baskıyı, işkenceyi, gözaltını, hatta tecavüz vahşetini yaşadı. Yıllarca karakolun bulunduğu köyde devrimciler jandarma tarafından hâlâ tehlikeli görülürken geçtiğimiz pazar günü Özgürlük ve Dayanışma Partisi Uşak İl örgütü ile Büyükkayalı Köyü Spor Külubü ortak bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe, genelde tarım özelde ise tütün politikası üzerine konuşmaları ile Üzüm-Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu, Tütün-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, gençlik devrim hareketleri üzerine ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen ve Bitmeyen Yolculuk kitabı üzerine BirGün yazarı Oğuzhan Müftüoğlu konuşmacı olarak katılırken sanatçı Sevinç Eratalay da devrim türküleri ile yer aldı.
'ERDOĞAN BİR AMERİKAN PROJESİDİR'
Büyükkayalı Köyü Spor Kulübü salonunda yapılan etkinliği ÖDP Uşak İl Başkanı Mahmut Uludağ yönetti. Adnan Çobanoğlu’nun köy halkına hükümetin ve küresel sermayenin tarım politikaları üzerine bilgi vermesinin ardından sözü BirGün Yazarı Oğuzhan Müftüoğlu ve ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen aldı.
Oğuzhan Müftüoğlu konuşmasına 12 Eylül öncesi büyük mücadeleler veren Devrimci Yol’u Devrimci Yol yapan insanların bulunduğu köyde, o mücadeleden dolayı uzun süre cezaevinde kalanlara saygı ve selamlarını ileterek başladı.
Müftüoğlu “Geçmiş sadece geçmişte kalırsa hiçbir şey değildir, geçmiş bir askerlik anısı gibi anlatılmamalı. Şimdi geçmişin büyük mücadele dönemlerinden farklı günler yaşıyoruz, ve geçmişi tartışarak ancak bugünü anlayabiliriz. Şimdi bakıyoruz dünün gericileri ve yobazları şimdi kendilerini ‘yenilikçi’ ilan ederken eskinin yenilikçisi olan bizleri darbeci ilan ediyorlar. Bu ülkedeki tüm darbelere karşı tek tepki veren devrimcilerdir bunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Türkiye’de son on yıldır büyük bir değişim yaşanıyor, ama her değişim ilerleme değildir. Şimdiki değişim 12 Eylül’ü aratmayan bir değişimdir. Türkiye’deki dinciler ve gericiler geçmişte ABD’nin ve batının kontrolü altında hareket ediyordu. Bugün ise dincilik ve gericilik halkı kontrol altına almak için kullanılıyor. Tayip Erdoğan bir Amerikan projesidir ve adeta diğer kuşları çekebilmek için kullanılan bir keklik gibi Ortadoğu’yu AB’nin ve ABD’nin kontrolü altına almak için kullanılıyor. Bölgede padişah gibi karşılanan Recep Tayip Erdoğan’ın keklik olarak Ortadoğu’ya yönlendirildiğini anlayamayan Ortadoğu halkları Afganistan gibi, Irak ve Libya olacaklarını şu an anlayamıyorlar.
AKP’nin ülkede on yıldır yaptıklarını değişim olarak gören yolunu şaşırmış solcular oldu. Onların kanal kanal gezip Tayyip’in propagandasını yaparken görünce çok üzülüyorum. Geçmişlerine ihanet ederek, o geçmişlerini Tayyip’in yolunda yok saydılar. Onlar da tıpkı Tayip gibi keklik olarak kullanılıyor” dedi.‘Bu kadar olay yaşanırken devrimciler nerede’ diye sorulmasının çok da haklı bir soru olduğunu söyleyen Müftüoğlu, devrimcilerin Hopa’da HES’lere tepki gösterdiğini, maden aramalarına karşı durduğunu, üniversitelerin paralı hale getirilmesine tepki gösterdiğini ifade etti. Gençlerin, devrim yolunda hayatını kaybedenleri birer bayrak gibi mücadelelerinde taşıdığını söyleyen Müftüoğlu, gençlikten umutlu olduğunu ve başka bir dünyayı yine o gençlerin yaratacağını ifade etti.
‘YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM’
Müftüoğlu’nun ardından salonu dolduran kadınlara, gençlere ve diğer köy halkına gençliğin devrimci eylemlerini anlatan ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen, seksen kuşağının karanlıklar içine doğduğunu oysaki darbeden on yıl önce çok daha güzel bir tarihin var olduğunu ifade etti. Şimdi ayağa kalkan gençliğin devrimcilerin adı ile yürüdüğünü, üniversitelerin paralı hale getirilmesine, sağlığın ve eğitimin özelleştirilmesine ve hak olmaktan çıkarılmasına, işsizliğe tepki gösterdiğini söyleyen İşleyen geleceğin devrimcilerinin Hopa’da, Malatya Kürecik’te yine mücadele etmeye devam ettiğini ifade etti. Ernesto Che Guavera’nın bir sözünü anımsatan İşleyen “Devrim işin savaşmayana sosyalist denmez” dedi.
İşleyen “Eğer biz hâlâ ayaktaysak Büyükkayalı köyünde yaratılan güzelliklerden, Fatsa’dan güç aldığımız için ayaktayız. Devrim yolunda hayatını kaybedenlerin adı ile yürüyor, onların adını bir bayrak gibi yüreğimizde taşıyoruz” dedi. İşleyen’in konuşmasının ardından salonda bulunanlar “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganı attı.
‘GÜZEL GÜNLER TEKRAR CANLANACAK’
Konuşmaların ardından devrim şarkılarını söyleyen Sevinç Eratalay’a teşekkür plaketi ve çiçek takdim edildi.Etkinlik sürerken biz de boş durmadık ve seksen öncesi köyde çalışma yapan ve darbe ile ağır bedeller ödeyenler ile sohbet ettik. Köyde imece kültürünü hayata geçirerek, komite üyesi köylülerin tüm işlerinin birlikte yapılmasını sağlayanlardan biri de Hüseyin Kahraman. Kahraman Devrimci-Yol davasından beş yıl hapis yattı. Ayağında kurşunla hayatını sürdürmek zorunda kalan Hüseyin Kahraman “Yardımlaşma kültürü ile köyü güzelleştirdik, sorunsuz bir köy haline getirdik. Köylüler kapılarını kilitlemeden uyur, her işini birlikte yapardı. Köye yüzlerde çam ağaçları diktik, şimdi o ağaçları görünce o günleri hatırlıyorum. Çok güzel günlerdi ve yeniden o günlere dönmeyi çok isterdim. Jandarma bizi hâlâ tehdit olarak görüyor. Bu etkinliğe sivil polisleri ve jandarmayı göndererek köylüleri hâlâ yıldırmaya baskı altına almaya çalışıyorlar. Ama
devrimciler yaşadığı sürece amaçlarına ulaşamayacaklar” diye konuştu.
Yazının aslı: http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1318935582&year=2011&month=10&day=18
Yüreğinize sağlık Uşak'ın yiğit devrimcileri...hepinize binlerce selam olsun...
YanıtlaSil