21 Ekim 2011 Cuma

"doğal felaketler sıradanlaşmakta, canlı türleri hızla yok olmakta,yaşam anlamsızlaşmakta ve insanlığın geleceği kararmakta... "


Fikret Başkaya 14 /10/2011  Özgür Üniversite
Uzun insanlık tarihinde ilk defa insan toplumlarıyla, onların varlık nedenini ve canlı yaşamın temelini oluşturan doğa arasındaki ilişki tehlikeli bir hâl almış bulunuyor. Başka türlü ifade edersek, doğayla- insan toplumları arasındaki ilişki problemli hale gelmiş durumda. Gezegenimizin yenilenemez doğal kaynakları ve enerji kaynakları tükenmekte, üretim, tüketim ve yaşam tarzımızdan kaynaklanan zararlar ve kötülükler büyümekte, atmosefere her seferinde daha çok zehirli gaz karışmakta ve atmosferin ısınmasına neden olmakta, çölleşme yayılmakta, doğal felaketler sıradanlaşmakta, canlı türleri hızla yok olmakta, yaşam anlamsızlaşmakta ve insanlığın geleceği kararmakta...
Ekonomik, finansal, sosyal, insânî, ekolojik, iklim krizi, enerji krizi, gıda krizi [açlık] vb. krizlerin karşılıklı olarak birbirini yeniden ürettiği ve azdırdığı koşullarda, artık bir uygarlık krizinden de söz etme zamanı gelmiş bulunuyor...

Ve bütün bu sorunların, krizlerin, kötülüklerin gerisinde de, kâra dayalı kapitalist sermaye birikimi yatıyor. Kapitalizmin genişleme mantığı, temel dinamikleri ve eğilimleri, tuhaf bir tsünami gibi her şeyi kapsıyor, metalaştırıyor, paralılıaştırıyor, şeyleştiriyor, canlı olan ne varsa ölü metalara/ sermayeye dönüştürüyor... İşte bu kepazeliğe de kalkınma deniyor. Aslında sermayenin genişletilmiş ölçekte yeniden üretilmesi demek olan ekonomik büyümenin kalkınma olarak sunulması, modern çağın bir ironisidir... Bir taraftan ekonomik büyüme sosyal, ekolojik ve insânî sorunları büyütüp, uygarlık krizini derinleştirirken, diğer yanda ekonomik büyüme şarkılarının yüksek sesle söyleniyor oluşu, büyeminin bir fetiş haline getirilmiş olması, derdin nedeni olanın onun devası olarak sunulması, rahatsız edici bir çelişkidir. Zira ekolojik felâketler, nükleer kazalar ve nükleer savaş riski hızla büyüyor ve insanlığın ezici çoğunluğunu tehdit eder hale geliyor. Sorunlar mevcut rejimlerin üstesinden gelmekte daha çok zorlandığı bir hâl alıyor. Artık modern çağın başlangıcından beri geçerli kapitalist modernitenin insanlığın sorunlarını çözmede ve varlığını sürdürmede yetersiz kaldığını söylemek mümkün...

Genel bir çerçevede artık bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıkmış bulunuyor. Bu durum da insan iradesini aşan nedenlerin sonucu olarak ortaya çıkmış değil. O halde üç şey: Birincisi, kapitalizm südürürebilir değildir; ikincisi, sürdürülemezliğin gerisinde kapitalizme özgü dinamikler, sapmalar ve saçmalıklar yatıyor; Üçüncüsü sosyal, ekolojik ve insani sorunların vehâmeti kapitalizmden acilen çıkışı gerektiriyor. Eğer ortada bir sorun varsa, o sorunu aşmanın yolu, sorunu yaratan nedenleri doğru saptamaktan geçer. Görünen o ki, yüzyüze gelmiş olduğumuz uygarlık krizi, doğrudan kapitalizmin sınırsız, üssel [ eksponansiyel] büyüme ve genişleme dinamiğinden kaynıklanıyor. Araçlarla amaçların ters-yüz olmasının, öküzün arabanın arkasına koşulmasının bir sonucu olarak tezahür ediyor.

Özgür Üniversite bir ‘karşı- hegemonya’ oluşturma amacı taşıyor ve geçerli kapitalist sistemden çıkmanın mümkün ve gerekli olduğunu ilan ediyor. Bu amaçla yeni bir perspektifin veya aynı anlama gelmek üzere yeni bir paradigmanın mümkün ve gerekli olduğu konusunda bilinç oluşturma çabasını sürdürüyor.

Özgür Üniversite Forumu’nun bu ilk internet yayınıyla, yeni paradigma oluşturma amaçlı bir rota izleme tercihi yapmış bulunuyoruz. İlk sayı ‘ kalkınma eleştirisi’ temasına ayrıldı. Bu sayının editörlüğünü, Dr. Levent Ünsaldı yaptı. Ekonomik büyümenin kalkınmayla özdeş sayılması, insanların büyüme sayesinde her sorunun çözüleceğine inandırılmış olması durumunun aşılması büyük önem taşıyor. Bu sayıda esas itibariyle kapitalist büyümenin [ sermayenin büyümesi] ortaya çıkardığı, sorunlar, Türkiye’deki ‘kalkınma’ algısı ve kapitalizmin son krizine dair yazılar yer alıyor. Gelecek sayıda büyüme eleştirisine odaklı yazılar yer alacak. Dergi internet dergisi olarak yayınlanmaya devam etmekle birlikte, bu çerçevede yayınlanan makaleleri, Yeni Paradigma Zamanı genel başlığı altında bir kitap dizisi şeklinde okuyucuya ulaştırmayı da amaçlamaktayız.

Her halde eleştirel “bilinç ve eylem” hiç bir zaman bu günkü kadar elzem olmadı. Böyle bir manzara karşısında ve ahvâl-i umumiye böyleyken, ya bu günkü aymazlığa, ‘sayın seyirciler’ olmaya devam edilecek, ya da şeyleri etkileyip, aracın yörüngesini değeştirmek üzere harekete geçilecek... “Sayın seyirci” olmayı içine sindiremeyenleri Özgür Üniversite’nin çabalarına katılmaya, bu çabayı büyütüp-zenginleştirmeye davet ediyoruz. Haysiyetli insanlar olarak yaşamak, bize dayatılan köleliği ve aşağılanmayı aşmak, karartılan geleceğimizi kurtarmak bizim irademiz dışında olan bir şey midir?

Gelecek sayıda buluşmak umuduyla...
Yazının aslı:   http://forum.ozguruniversite.org/index.php?option=com_content&view=article&id=14:sunu&catid=6:32-say&Itemid=3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder