14 Eylül 2011 Çarşamba

Kapitalizm emperyalizmdir

FİKRET BAŞKAYA   11/9/2011  BirGün

Kolektif emperyalizm
Her kim ki emperyalizmden söz etmiyorsa, kapitalizmi de dert etmiyor demektir. Çünkü, kapitalizm emperyalizmdir. Emperyalizm kapitalizme içkindir yani onda mündemiçtir.

İnsanlar emperyalizmi kolonyalizmin doğrudan versiyonu sanıyorlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kolonyalizmin doğrudan versiyonu tasfiye edilince, bazı çevrelerde artık dış sömürü ve dış egemenlik anlamında emperyalizmin de sahneden çekildiği şeklinde tuhaf bir yanılsama geçerli oldu...
 O halde iki şey: Birincisi, doğrudan kolonyalizm sona erdi diye kolonyalizm de sona ermiş değildi. Zira, onun yerini neo-kononyalizm aldı. Her bir kolonyal ülke bir tek kolonyalist/emperyalist ülkenin kolonisi olmaktan çıkıp, tüm emperyalist ülkelerin 'kolektif' kolonisi durumuna geldiler. Bu amaçla, neo-kolonyalizmin araçları olan bir kurumsal yapı ve işleyiş oluşturuldu. İşte IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, BM, NATO vb... Mesela herhangi bir Asya veya Afrika ülkesi, bir emperyalist ülkenin sömürgesiyken, artık tüm emperyalist ülkelerin 'etkinlik' ve sömürü alanı haline geldi.

İkincisi, emperyalizm Samir Amin'in dediği gibi ABD'nin başı çektiği, ABD, AB ve Japonya'dan oluşan bir 'kolektif emperyalizme' dönüştü. Aslında bu sermayenin 1945 sonrası dönemdeki yoğunlaşmasının ve merkezileşmesinin sonucuydu. Artık 1945 öncesindeki gibi bir dizi emperyalizm yok. 'Triad' denilen üçlüden (ABD, AB, Japonya) oluşan bir kolektif emperyalizm var.


SINIF MÜCADELESİ VE KAVRAMLARIN SEYRİ
Aslında kavramların kullanılışı ve işlevselliği, doğrudan sınıf mücadelesinin seyriyle ilgili bir şeydir. Nitekim kolonyalizm kavramı anti-kolonyal mücadele ortaya çıkıncaya kadar hemen hiç kullanılmamıştı. Aynı şey emperyalizm ve anti-emperyalizm kavramları için de geçerli. Neden 1900'lü yılların başından 1980'lere kadar emperyalizm ve anti-emperyalizm kavramları çok kullanılıyordu, dillerden düşmüyordu? Çünkü etkili bir anti-emperyalist/anti-kapitalist mücadele hem teorik-ideolojik planda, hem de pratik politika alanında sürüp gidiyordu.

Emperyalizme ilk önemli darbe 1917'de Bolşevik devrimiyle vurulmuştu. II. emperyalistler arası savaş ertesinde, 1945 sonrasında, sömürge halklarının anti-kolonyal, anti- emperyalist mücadelesiyle, emperyalist-kapitalizm püskürtülmüş, önemli ödünler vermeye zorlanmıştı. 1980 sonrasında neoliberal küreselleşmeyle birlikte dalga yeniden sömürülen sınıflar ve ezilen halklar aleyhine döndü. Bu komünist toplum ütopyasının aşınması ve moral üstünlüğünün kaybedilmesi demekti. Dikkat edilirse, ondan sonra ortalığı kaplayan kavramlar da değişti. Artık önceki dönemin gözde kavramları neredeyse sahneden çekildi

Lâkin çelişik bir durum söz konusu... Şimdilerde kapitalist sömürü ve emperyalist yıkım tarihte pek rastlanmayan boyutlarda, ama nedense bazı kavramlar, işte, kapitalizm, emperyalizm, neo-kolonyalizm pek kullanılmıyor. Kapitalizm dememek için 'ekonomi' veya 'piyasa ekonomisi' deniyor. Tabii emperyalizm ağza bile alınmıyor. Emperyalist neoliberal söylem o kadar baskın hale geldi ki, 'çekingenlik', 'utangaçlık' psikolojisi maalesef sola da sirayet etti.

KAPİTALİZM EMPERYALİZMDİR
Bazıları, Negri gibi işin teorisini yapacak kadar ileri gittiler... Yok efendim artık emperyalizm tarihe karışmış da, işte 'imparatorluk' söz konusuymuş da, vb... Aslında ben soldayım demekle solda olunmuyor, ben sosyalistim/komünistim/ Marksistsim... demekle bunlar olmuyor. Onun için ben tarihsel solun Marksizmden bir sapma olduğunu ve bu yüzden de kaynağa dönmenin ve onu zenginleştirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Velhasıl sol/sosyalist/komünist perspektifin 'yenilenmesi' gerekiyor. Bu yapılmadan sol'un bir alternatif durumuna gelme şansı yok. Kaldı ki, koşullar da bu amaç için gayet uygun...

Ne yazık ki, kendilerini solda, sosyalist, komünist, Marksist olarak tanımlayanların çoğunluğu bile kapitalizmi bilmiyor. Bu yüzden döne döne ve bıkıp-usanmadan kapitalizmi anlatmak için yoğun çaba sarf etmemiz gerekiyor.

Kapitalizm emperyalizmdir. Dolayısıyla emperyalizmi sorun etmeyenin anti-kapitalistliğinin bir kıymet-i harbiyesi olması mümkün değildir.

Son bir şey: Şeyleri adıyla çağırmamak bir yalan söyleme yöntemidir ve yalancılığın âlemi yok. Ve şimdilerde anti-emperyalist mücadele acil bir gereklilik olarak kendini dayatmış bulunuyor
Alıntı:   http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1315729853&year=2011&month=09&day=11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder