Solcuların zor sınavı...
Nadi Öztüfekçi 27.09.2014 nadioztufekciyazilari.blogspot
Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına çekip, orada boğma
çabaları uzun zamandan beri sürmekte.
Neler denenmedi ki..?
Türkiye halkı bu gaza gelmedi. Hükümetler de buna
cesaret edemediler.
Yakın zamanda Suriye'de bu denendi.
Hatırlarsanız Erdoğan çok hevesliydi.
Yüzde elli oy potansiyeline rağmen halkımız yine bu
gaza gelmedi.
Çünkü bu ülkenin solcuları, yurtsever ve
demokratlarının önemli bir kısmı ikna olmadı.
Küresel Sermaye halkımızı bir konuda ikna etmenin
yolunun solcuları ikna etmekten geçtiğini uzun bir zamandan
beri bilir. Görüldü ki ikna operasyonları yeterli olmamıştı.
"Ne alakası var" demeyin. İlk
bakışta abartı gelse bile, biraz düşünürsek doğru olduğunu anlarız.
Halkımız solcularla birlikte olmaz, onlara oy vermez
ama muhalefet ettikleri şeylere de önem verirler.
Çünkü zaman göstermiştir ki bugün herkesin ağzına
sakız olan birçok kavram bir zamanlar solcular tarafından cop, kovuşturma,
hapis, hakaret ve suçlamalara rağmen dile getirilmişti.
AKP gibi bir partinin bu kadar yüksek bir oy oranı ile
iktidara gelmesindeki önemli etkenlerden biri de solcuların önemli bir kısmının
AKP konusunda ikna edilmesiydi.
Aynı şekilde, bugün ülkemizi faşist diktatörlük
aşamasına getiren birçok gerici yasa ve uygulamanın kolayca
gerçekleştirilebilmesinin arkasında da solcuların önemli bir kesiminin “ikna
edilmesi” yatar.
Solcular belki farkında değiller ama duruşları bu
toplumun yönlendirilmesinde -en azından- “bak onlar bile…” kabilinden
etkili olmuştur.
Çünkü bu ülkenin gerçek “ötekisi” olan
solcuların her türlü baskıya, ezaya, işkenceye ve sayıca az olmalarına rağmen
solcu olmaya devam etmeleri solcuların toplumdaki etki ve saygınlılıklarının
niceliklerine oranla diğer kesimlerden daha fazla olmasın sağlar.
Toplum solcuları alkışlamaz, peşinden gitmez ama
onlara kulak verir.
Ama ne yazık ki solcuların kendileri bunun farkında
değiller, hiç de öteki olmayan mütedeyyinlerin ötekiliği derdindeler ve yine ne
yazık ki önemli bir kesimi de peşlerine takılmaktalar.
Solcuların farkına varmadığı bu avantajlarını
egemenler fark ettiler.
12 Eylül’de zaten şaşkına çevirdikleri solcuları ikna etme
yöntemleri üzerine kafa yordular, sofistike teknikler geliştirdiler.
Solcuların önünü keserek yönlerini değiştirmek yerine, koluna
girerek yönlendirmeyi denediler ve başarılı oldular. Hem de emek ve
sınıf hareketi ile temas eden kollarına girdiler. Sınıf kavgasıyla bağlarını
koparıp, görüş açılarını kapatarak, hafiften, dostça(!) omuz darbeleriyle
istedikleri yola soktular.
Ama IŞİD konusunda ki ikna operasyonu bu zamana kadar olanların en sofistikesi idi. Bir o kadar iğrenç, bir o kadar kanlı, bir o kadar acımasız...
Bu defa öyle ustaca davrandılar ki yakın zamanda Suriye iç savaşına müdahale etme konusunda solcuların bir kesiminden gelen destek daha da genişleyerek Irak’a müdahalede ısrara dönüştü.
Ama IŞİD konusunda ki ikna operasyonu bu zamana kadar olanların en sofistikesi idi. Bir o kadar iğrenç, bir o kadar kanlı, bir o kadar acımasız...
Bu defa öyle ustaca davrandılar ki yakın zamanda Suriye iç savaşına müdahale etme konusunda solcuların bir kesiminden gelen destek daha da genişleyerek Irak’a müdahalede ısrara dönüştü.
Yakın zamana kadar AKP’nin ve mütedeyyin kesimlerin
“mağduriyeti” üzerinden yürütülen “solu Küresel Sermaye ile yol arkadaşı
yapma operasyonu” şimdi "AKP’ye muhalefet" üzerinden
gerçekleştiriliyor.
AKP ve Erdoğan’ın IŞİD ile ilişkisi ve Irak’a müdahale
konusunda “göstermelik” isteksizliği birçok solcuyu adeta ABD ile
aynı cephede savaşmaya gönüllü duruma getirdi.
Senaryonun inandırıcı olması bakımından da gerçek
katliamlar gerçekleştirildi.
Şimdi solcular büyük bir ikilem karşısında.
Bir yandan dökülen kan ve alınan canlarıyla gerçek bir
katliam; diğer yandan emperyalizmin gereksinim ve istekleri doğrultusunda
bölgenin yeniden tasarımlanması…
Emperyalizmin yanında emperyalizmin mamülüne karşı savaşmak
ya da katliamlara karşı duyarsız kalmak...
İğrenç bir tezgah ve zor bir ikilem...
Daha önce de söylemiştim.
Bu senaryoda birçok şey sahte…
Duyarlılıklar, kahramanlıklar, fedakarlılıklar…
Fırsatlar, büyük devlet olma halleri, efelenmeler…
Fırsatlar, büyük devlet olma halleri, efelenmeler…
Hepsi
sahte…
Gerçek olan; kan, gözyaşı ve katliam...
http://nadioztufekciyazilari.blogspot.com.tr/2014/09/solcularn-zor-snav.html?spref=fbGerçek olan; kan, gözyaşı ve katliam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder