19 Şubat 2017 Pazar

MİLLET – DEVLET

İbrahim Özkurt  17.02.2017
Çok kişi, “ Allah devlete, millete zeval vermesin” der. Millet’i anladık ta, gelin hep birlikte şu devleti azıcık kurcalayalım bakalım da,” Allah zeval versin mi vermesin mi”? bir daha düşünelim derim. Bilenler bilir, devlet ilk kez günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce SÜMERLER tarafından oluşturulmuştur. İnsanlık önceleri yüz binlerce yıl süren KLAN toplumu dediğimiz biçimde KOMÜNAL bir yaşam sürdürüyordu. Üstelik insanlık Sümerlerden 6-7 bin yıl önce yerleşik düzene geçmiş, bazı hayvanları (Köpek, koyun, sığır, at bunların başlıcaları) ehlileştirmiş, toprağı işlemeye başlamış, çanak-çömlek yapmış, köyler- kasabalar inşa etmişti. 

Yine o günlere kadar insanlar, ekip-biçiyor, avlanıyor, birlikte düşünüp, birlikte üretip, birlikte paylaşıyorlardı. Sümerlerin devlet denen aygıtı kurmalarıyla insanlığın doğal (organik ) yaşamı tümden alt-üst olmuş, birlikte yapılanlar ters yüz olmuş. Kısacası, insanlığın yüz binlerce yıllık yaşam paradigması bozularak yeni bir çağa girilmiştir. Yani, klan toplumu dağılmış, yerini eşitliğin ve özgürlüğün bozulmaya başladığı DEVLETLİ uygarlığa bırakmıştır. Ki bu devletli uygarlık hala sürdürülmekte olup, günümüzdeki sahiplerine de burjuvazi diyoruz. Sümer devletini, kurnaz ve güçlü erkeğin o günün rahipleri ile birlikte oluşturduklarını biliyoruz. Erdoğan’ın sarayına benzer üç katlı manastır yapmışlar, en üst kata 1. Rahip oturtulmuş, sırayla alt katlara yardımcı rahipler ve devletin bürokratları oturtulmuştur. Çünkü devleti kuran kurnaz ve güçlü erkeğin, rahiplerle birlikteki ilk icraatları kadını ve zayıf erkeği köleleştirmek olmuş. Rahip çok önemli. En tepede oturmalı, fetvalar vermeli. Çünkü onlar, insanların inandığı doğa üstü güçlerin yer yüzündeki temsilcileridir. Hatta tanrıdırlar da. Hülasa, kurdukları o günün basit devleti kanalıyla, birlikte köleleştirdikleri kadını ve zayıf erkeği yönetmek, baskı altında tutmak, ürettiklerine el koymak vb işler için bir sürü zevatı da devletin ücretli eleman olarak kullanmışlar. Günümüzün devlet aygıtında görev alan ve hala üretmeden tüketen, asker, polis, din adamları, maliyeciler vb. gibi.. Şimdi düşünelim.. Devlet denen güç aygıtı var olduğu müddetçe insanlık özgür olabilir mi? Önce olamayacağımızı sorgulayalım derim. Hepimiz okumuşuzdur, dünyanın 8 zengininin serveti 3,5 milyar insanın serveti kadarmış. Ben, devlet denen zor aygıtı olmasaydı bu insanlar asla zengin olamaz, insanlık tüm zenginlikleri paylaşırdı diyorum. Bu gidişle ya 18 zenginimiz olacak, dünyanın tüm servetine sahip olarak “büyük insanlığı” tümden köleleştirecekler, ya da bu gidişe dur diyeceğiz. Çünkü bu zenginler insan emeği ile birlikte gezegenimizin tüm kaynaklarını da sömürerek ( tüketerek ) sahip oluyorlar bunca servete. Üstelik, dünyamızın kaynakları tükenerek, küresel ısınma dediğimiz bir felakete de sürüklenmekteyiz. Yani, mevcut canlı yaşamla birlikte yok oluşa doğru..  Kısacası devletsiz bir yaşama mecburuz. Birçok insanın devletsiz bir yaşamı tahayyül edemediğini biliyorum. Hatta solcuların bile.. Basit bir gerekçeden bahsedeyim önce. Liberal ekonomik sistemle birlikte dünyanın tüm devletleri, ( sınırların sermayeye açılması bir yana ) merkezin yetkilerini güçlendirerek yerellerin yetkilerini de merkezde toplamaya başladı. Hele bizde? Büyük şehir adı altında belediyelerin yetkilerinin çoğunu gasp ettiler, köyleri bile mahalle yaptılar. Bunlar yetmedi yasalar çıkartarak oturduğumuz evimizin bile bakanlığın bir sözü ile elimizden alınabildiği bir sürece girdik. Kimi solcunun dediği gibi, devleti zayıflatmadılar. Aksine daha da güçlendirdiler. Devletin zayıflatılan yanı ise halk yararına işleyen sosyal yanıdır.  O halde mücadeleyi belediyelerde odaklayarak, halk adına bölücülükten başka işlev göremeyen partilerden kurtularak, halkın özyönetimi için HALK MECLİSLERİ şeklinde örgütlenebiliriz. Burjuvaların imparatorlukları parçalayarak ele geçirip ulus devlet şeklinde yeni idari birimlere ayırması yaklaşık 400 yıl sürdü. Benzer şekilde halk ta, bu günden belediye yönetimlerini bir bir ele geçirerek kendi özyönetimine almaya başlarsa, ortada ulus devlet diye bir şey kalmaz. Yerine dünyamızı on binlerce federasyon ve binlerce konfederasyon şeklinde idari bölümlere ayırarak kendi özyönetimimiz ile pekala yönetebiliriz. Konfederasyonlar arasında da her tür ağ kurarak dünyayı özgürleştirebiliriz.  Ne dersiniz? “ Millete eyvallah ta, Allah devlete zeval vermesin” duasını halk mı okumalı? Yoksa devletin sahipleri olan bir avuç kapitalist ve asalak bürokrasi ve devletin yöneticiler takımı mı? Bu konuyu bu sütunda tartışalım mı?
http://bellekhaber.com/ibrahim-ozkurt-millet-devlet/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder