Çetin Serfidan 19.11.2015 Yalansız
İbo,
Yazının ÖNERİ bölümü hariç altına imza
atarım, tebrik ederim güzel bir yazı olmuş.
Öneri bölümünde …“Çünkü
insanlığın, doğa ile birlikte top yekûn yok olmaması, solun yani bizim,
hepimizin çabamızı gerektiriyor.”… burasını ise çok daha sevdim.
Ancak birde şu genel olarak doğru olan “İKTİDAR KİRLETİR” saplantısından bir
kurtulabilsen. Bu senin önünü tıkıyor. Olayları sınıfsal olarak görmeni de
engelliyor gibi….
Ve ayrıca da esas kirletenin KAPİTALİZM olduğu gerçeğini de gölgeliyor ya da gizliyor, acımasız sömürünün üzerini örtüyor.
Geçmişte sosyalist sistem olarak
adlandırdığımız dünyada yaşananları da belirleyici olarak sadece “İKTİDAR KİRLETİR” anlayışına bağlanmasının
da çok doğru olduğunu düşünmüyorum.
Birçok faktörün yanında “ERKEN DOĞUM”,”KÜVEZDE BÜYÜTME”, “TEK ÜLKEDE SOSYALİZM” , “EMPERYELİZMİN
KUŞATMASI” vb.
Ve
özellikle Çin’in ve diğer ülkelerinde katılımıyla tam anlamıyla bir dünya sistemine dönüşmesine gerekirken,
sosyalist ülkelerin kendi aralarında “TÜM
ULUS DEVLET SINIRLARIN KALDIRILMASINA YÖNELİK, YADA SINIRLARI
İŞLEVSİZLEŞTİRECEK BİR EKONOMİK ve KÜLTÜREL ENTEGRASYONUN SAĞLANAMAMIŞ OLMASI”nın
da bu “İKTİDAR KİRLETİR” den çok
daha önemli ve belirleyici olduğunu
düşünüyorum.
Ayrıca “TEK
ÜLKEDE SOSYALİZM” “ERKEN DOĞUM”,”KÜVEZDE
BÜYÜTME” hali hızla aşılması gerekirken, hemen hemen tüm “sosyalist ülkelerde” çok önemli olan KÖYLÜLÜK, FEODAL YAPININ varlığı DEMOKRATİK KÜLTÜRÜN VE KURUMLARIN hemen
hemen hiç gelişmemiş olması ve TEKNOLOJİK
GERİLİK, beklenen ve olması gereken bu hızla geçiş sürecini başarısız
kılmış, bilhassa belki de zorunlu olarak sönümlendirilmesi gereken “DEVLETİN” işlevini daha da öne
çıkarmıştır.
Bana göre bu durum uygulamada hemen
hemen tüm sosyalist ülkelerde “MİLLİYETÇİLİĞİN”
gelişmesine ve “ULUS DEVLET” kavramın
öne çıkmasına da yol açmıştır.
Tüm bunlar da kimilerine göre “SOSYALİST SİSTEMİN ÇÖKMESİNİ” kimilerine
göre de “KOMÜNİSTLERİN YENİLGİSİNİ” getirmiştir.
Sonuç olarak ta yaşadığımız bu durum
ortay çıkmıştır.
Kanaatimce tüm bu olayları senin
tanımlamanla “İKTİDAR KİRLETİR” re
bağlamak ya da açıklamak yeterli olmuyor.
Yazının bir bölümde …”iktidarları iktidarları iktidarsızlaştıracak! Bunun da yolu yöntemi;
Yaşamın her alanında doğrudan demokrasiyi yöntem olarak kurgulayacağımız
örgütlülükleri yaratmak ve birilerinin yönetimi yerine, HALKIN KENDİ ÖZ
YÖNETİMİNİ (İktidarını) kurmasına
yönelik ”… diye bir ifade kullanmışsın.
Burada kendinle çelişmiyor musun? …”iktidarları iktidarsızlaştıracak”… İşlevini …”HALKIN KENDİ ÖZ YÖNETİMİNİ (İktidarını)
kurmasına”… Yani başka bir “İKTİDARA” bırakıyorsun. Bu “İKTİDAR”
yeni “iktidarı” kirlenmeyecek mi?
Bence bir mahsuru yok. Çünkü her
dönüşüm, her devrimci durum bir karşı dirençle karşılaşır. Eski egemen sınıflar,
imtiyazlarını kaybeden güçler direnecek ve eski konumlarına gelmek için çeşitli
bahaneler üreterek bir iç savaşı bile göze alacaklardır.
Buna karşı koyabilmek için halkın
örgütlü bir otoriteye ihtiyacı olacaktır.
Bu da işte senin ”HALKIN
KENDİ ÖZ YÖNETİMİNİ diye adlandırdığın Demokratik devlettir. “EMEKÇİ HALKLARIN KATILIMCI, DEMOKRATİK,
ÇOĞULCU İKTİDARIDIR.”
Kitleleri bu çoğulcu iktidara taşıyacak
yerellerde ve kurumlarda ve hayatın her alanında ve de kendi için de
olabildiğince çoğulcu, katılımcı, doğrudan demokrasiyi hayata geçirecek bir araca
ihtiyaç var.
Yazında bunun ,…“solun yani bizim, hepimizin çabamızı
gerektiriyor.”… Diyerek bu görevin kimlere ait olduğunu belitmişsin.
Ben bunun kimseye
kapılara kapatmadan TÜM SOSYALİTLERİN
ASLİ GÖREVİ olduğunun altını çiziyorum.
İlave olarak öncelikle
bunun ENTERNASYONAL, BİRLEŞİK, KATILIMCI,
ÇOK SESLİ BİR PARTİ olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda sosyalist solun
oldukça deneyimi var. Bu parti anti-kapitalist hedeften sapmadan ve sınıfsal
karakterini sulandırmadan öncelikli olarak programının ve güncel mücadelenin
başına DEMOKARASİ MÜCADELESİNİ ve DEMOKRATİKLEŞMEYİ ve bunlara paralel YERELLEŞMEYİ ve ÖZ YÖNETİMİ koymalıdır
diye düşünüyorum.
***
Çetin Altan’ın bir
sözüyle noktalamak istiyorum.
Enseyi karartmayalım.
Öneri bölümünde …”insanlığın, doğa ile birlikte top yekûn yok olmaması, solun yani
bizim, hepimizin çabamızı gerektiriyor.”… diyorsun. Bu temennine
katılıyorum. Ancak “insanlığın, doğa ile
birlikte top yekûn yok olacağına” inanmıyorum.
Burjuvazide bunun farkında özellikle ABD
uzay çalışmalarını hızlandırdı. Yaşanabilir yeni gezegenler arıyor.
Bu buluş ve ulaşım gecikebilir diye
öncelikli olarak ta bunu başarabilmek için çok sayıda insanı çok uzun süre barındırabilecek
( 100 bin, beş yüz bin, 1 milyon gibi) ve her şeyi yeniden üretecek
teknolojilerle donatılmış kendine yeterli uzay araçları üzerinde çalışıyorlar.
Tabi bunun bir sınıfsal özü var.
Gemiye seçkin bilim insanlarını bu
araştırmalara para harcayan Kapitalistleri öncelikle alacaklar.
Yani biz emekçiler
için klasik jargonla Dünya proletaryası için gidecek başka dünya yok. Bu nedenle biz enseyi karartmalıyız ve
mücadelemizi yükseltmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder