20 Kasım 2015 Cuma

"İKTİDAR KİRLETİR" İbo'ya yanıt

Çetin Serfidan 19.11.2015  Yalansız

İbo,
Yazının ÖNERİ bölümü hariç altına imza atarım, tebrik ederim güzel bir yazı olmuş.
Öneri bölümünde  …“Çünkü insanlığın, doğa ile birlikte top yekûn yok olmaması, solun yani bizim, hepimizin çabamızı gerektiriyor.”… burasını ise çok daha sevdim.

Ancak birde şu genel olarak doğru olan “İKTİDAR KİRLETİR” saplantısından bir kurtulabilsen. Bu senin önünü tıkıyor. Olayları sınıfsal olarak görmeni de engelliyor gibi….


Ve ayrıca da esas kirletenin KAPİTALİZM olduğu gerçeğini de gölgeliyor ya da gizliyor, acımasız sömürünün üzerini örtüyor.

Geçmişte sosyalist sistem olarak adlandırdığımız dünyada yaşananları da belirleyici olarak sadece “İKTİDAR KİRLETİR” anlayışına bağlanmasının da çok doğru olduğunu düşünmüyorum.

Birçok faktörün yanında “ERKEN DOĞUM”,”KÜVEZDE BÜYÜTME”, “TEK ÜLKEDE SOSYALİZM” , “EMPERYELİZMİN KUŞATMASI” vb.

Ve özellikle Çin’in ve diğer ülkelerinde katılımıyla tam anlamıyla bir dünya sistemine dönüşmesine gerekirken, sosyalist ülkelerin kendi aralarında “TÜM ULUS DEVLET SINIRLARIN KALDIRILMASINA YÖNELİK, YADA SINIRLARI İŞLEVSİZLEŞTİRECEK BİR EKONOMİK ve KÜLTÜREL ENTEGRASYONUN SAĞLANAMAMIŞ OLMASI”nın da bu “İKTİDAR KİRLETİR” den çok daha önemli ve belirleyici  olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca  “TEK ÜLKEDE SOSYALİZM” ERKEN DOĞUM”,”KÜVEZDE BÜYÜTME” hali hızla aşılması gerekirken, hemen hemen tüm “sosyalist ülkelerde” çok önemli olan KÖYLÜLÜK, FEODAL YAPININ varlığı DEMOKRATİK KÜLTÜRÜN VE KURUMLARIN hemen hemen hiç gelişmemiş olması ve TEKNOLOJİK GERİLİK, beklenen ve olması gereken bu hızla geçiş sürecini başarısız kılmış, bilhassa belki de zorunlu olarak sönümlendirilmesi gereken “DEVLETİN” işlevini daha da öne çıkarmıştır.
Bana göre bu durum uygulamada hemen hemen tüm sosyalist ülkelerde “MİLLİYETÇİLİĞİN” gelişmesine ve “ULUS DEVLET” kavramın öne çıkmasına da yol açmıştır.

Tüm bunlar da kimilerine göre “SOSYALİST SİSTEMİN ÇÖKMESİNİ” kimilerine göre de “KOMÜNİSTLERİN YENİLGİSİNİ” getirmiştir.
Sonuç olarak ta yaşadığımız bu durum ortay çıkmıştır.

Kanaatimce tüm bu olayları senin tanımlamanla “İKTİDAR KİRLETİR” re bağlamak ya da açıklamak yeterli olmuyor.

Yazının bir bölümde …”iktidarları iktidarları iktidarsızlaştıracak! Bunun da yolu yöntemi; Yaşamın her alanında doğrudan demokrasiyi yöntem olarak kurgulayacağımız örgütlülükleri yaratmak ve birilerinin yönetimi yerine, HALKIN KENDİ ÖZ YÖNETİMİNİ (İktidarını) kurmasına yönelik ”… diye bir ifade kullanmışsın.

Burada kendinle çelişmiyor musun? …”iktidarları iktidarsızlaştıracak”… İşlevini …”HALKIN KENDİ ÖZ YÖNETİMİNİ (İktidarını) kurmasına”… Yani başka bir “İKTİDARA” bırakıyorsun. Bu “İKTİDAR”   yeni “iktidarı” kirlenmeyecek mi?

Bence bir mahsuru yok. Çünkü her dönüşüm, her devrimci durum bir karşı dirençle karşılaşır. Eski egemen sınıflar, imtiyazlarını kaybeden güçler direnecek ve eski konumlarına gelmek için çeşitli bahaneler üreterek bir iç savaşı bile göze alacaklardır.
Buna karşı koyabilmek için halkın örgütlü bir otoriteye ihtiyacı olacaktır.
Bu da işte senin  ”HALKIN KENDİ ÖZ YÖNETİMİNİ diye adlandırdığın Demokratik devlettir. “EMEKÇİ HALKLARIN KATILIMCI, DEMOKRATİK, ÇOĞULCU İKTİDARIDIR.”
Kitleleri bu çoğulcu iktidara taşıyacak yerellerde ve kurumlarda ve hayatın her alanında ve de kendi için de olabildiğince çoğulcu, katılımcı, doğrudan demokrasiyi hayata geçirecek bir araca ihtiyaç var.

Yazında bunun ,…“solun yani bizim, hepimizin çabamızı gerektiriyor.”… Diyerek bu görevin kimlere ait olduğunu belitmişsin.
Ben bunun kimseye kapılara kapatmadan TÜM SOSYALİTLERİN ASLİ GÖREVİ olduğunun altını çiziyorum.
İlave olarak öncelikle bunun ENTERNASYONAL, BİRLEŞİK, KATILIMCI, ÇOK SESLİ BİR PARTİ olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda sosyalist solun oldukça deneyimi var. Bu parti anti-kapitalist hedeften sapmadan ve sınıfsal karakterini sulandırmadan öncelikli olarak programının ve güncel mücadelenin başına DEMOKARASİ MÜCADELESİNİ ve DEMOKRATİKLEŞMEYİ ve bunlara paralel YERELLEŞMEYİ ve ÖZ YÖNETİMİ koymalıdır diye düşünüyorum.
***
Çetin Altan’ın bir sözüyle noktalamak istiyorum.
Enseyi karartmayalım.
Öneri bölümünde …”insanlığın, doğa ile birlikte top yekûn yok olmaması, solun yani bizim, hepimizin çabamızı gerektiriyor.”… diyorsun. Bu temennine katılıyorum. Ancak “insanlığın, doğa ile birlikte top yekûn yok olacağına” inanmıyorum.

Burjuvazide bunun farkında özellikle ABD uzay çalışmalarını hızlandırdı. Yaşanabilir yeni gezegenler arıyor.
Bu buluş ve ulaşım gecikebilir diye öncelikli olarak ta bunu başarabilmek için çok sayıda insanı çok uzun süre barındırabilecek ( 100 bin, beş yüz bin, 1 milyon gibi) ve her şeyi yeniden üretecek teknolojilerle donatılmış kendine yeterli uzay araçları üzerinde çalışıyorlar.

Tabi bunun bir sınıfsal özü var.
Gemiye seçkin bilim insanlarını bu araştırmalara para harcayan Kapitalistleri öncelikle alacaklar.

Yani biz emekçiler için klasik jargonla Dünya proletaryası için gidecek başka dünya yok. Bu nedenle biz enseyi karartmalıyız ve mücadelemizi yükseltmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder