T24
Kılıçdaroğlu,
CHP PM toplantısı öncesi Çalışma Bakanı'nı istifaya çağırdı
2002-2014, 15 bin 7 işçi, iş cinayetlerinde öldü. İş cinayetlerinde Avrupa'nın birincisiyiz, dünyanın da üçüncüsüyüz.
Esenler
10, işçi.Soma 301, DAVUTPAŞA 30 işçi,Şişlide 10 işçi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
"İş cinayetlerinde Avrupa'nın birincisiyiz, dünyanın da üçüncüsüyüz. Nasıl
bir demokrasidir, nasıl bir hukuktur, nasıl bir ekonomik anlayıştır bu. İnsanın
açıkça, vahşi kapitalizme teslim edilip, ölüme mahkûm edildiği bir süreci
yaşıyoruz" dedi.
CHP'nin 18. Olağanüstü Kurultayı'nda seçilen Parti
Meclisi (PM) üyeleri, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, başkanlığında ilk toplantısını
gerçekleştirdi.
Toplantının açılışında PM'nin en genç üyelerini yanına
alarak bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, kurultayın bir şenlik havası içinde
yapıldığını söyledi.
"CHP'de kurultaylar olur, ama kavgalar da olur"
şeklinde bir algı oluşturulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu algıyı
yıktıklarını, yerle bir ettiklerini belirtti.
"Demokrasisi felç olmuş bir ülkede, demokrasi şöleni
gerçekleştirdik" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Bu, halkın
belleğine şöyle bir gelecek bırakır; eğer, bir ülkede demokrasi yoksa eğer
Türkiye'de demokrasi kan kaybediyorsa, bunu geri getirecek olan parti CHP'dir.
CHP, demokrasinin en zayıf olduğu dönemde bütün Türkiye'ye demokrasi dersi
verdi" dedi.
Ülkeye çok partili rejimi getiren gelenekten geldiklerini
vurgulayan Kılıçdaroğlu, demokrasiyi her ortamda savunduklarını söyledi.
"Hem benim, hem sizlerin sorumlulukları var" açıklamasını yapan
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Belli bir makama gelmek, belli bir sorumluluğu
almak demektir. Sorumluluklarınız var. O sorumluluğun bilincinde hareket
edeceğiz. Sorumluluklarımız çok daha ağır. Bir geçmişimiz var, bir demokrasi
mücadelemiz var. Demokrasi mücadelesi yolunda şehitleri olan bir partiyiz biz.
Bizim sorumluluklarımız diğerlerine göre çok daha fazla. Türkiye'yi içinde
bulunduğu girdaptan çekip çıkarak bizim sorumluluğumuzda. Bu umudu vermeliyiz.
Bu yönetimi Türkiye hak etmiyor. Sadece biz kaygıyla izlemiyoruz. Bütün çağdaş
dünya kaygıyla izliyor. O kaygıyı giderecek olan bizleriz. Amacımız ne?
Demokrasisi zengin, insanı zengin bir toplum yaratmak. Huzur içinde yaşayan ama
demokrasi yolunda birbiriyle yaşayan bir toplum yaratmak. Yaşam tarzlarına
kimsenin müdahale etmediği, kimsenin ötekileşmediği bir Türkiye'yi yaratmak
istiyoruz. Genel başkan olarak benim, PM üyeleri olarak da sizlerin
sorumlulukları var. Beldedeki örgüte kadar hepimizin sorumlulukları var. Bu
sorumluluk bilinciyle herkesin ortak hareket etmesi lazım. Herkes gözlerini
çevirmiş CHP'ye bakıyor. Bizim sorumluluklarımız çok daha fazla."
‘Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir’
Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığının altını
çizen Kılıçdaroğlu, "Sandıktan çıkanların ülkeyi yönetirken hukukun
üstünlüğüne uyması gerekir. 'Sandıktan çıktım, istediğimi yaparım'... Bu
demokrasi değildir, istediğimi yaparım. Beni seçenler beni denetleyecek.
Denetimsiz bir yönetim olmaz" diye konuştu.
Herkesin hukuk çerçevesinde hareket etmek zorunda
olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sokaktaki halkın "hukuk önünde
herkesin eşit olduğu" inancını kaybettiğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Emin olun yüzde 90'ı 'böyle bir eşitlik yok' der.
Eğer vatandaş, hukuk önünde herkesin eşit olmadığına inanıyorsa bir sorunumuz
var. Oysa 12 Eylül darbe anayasasında 'hiçbir sınıfa, kişiye, zümreye imtiyaz
tanınamaz' der. Darbe anayasasında bu yazar, bugün geldiğimiz noktada darbeden
şikâyet eden siyasal iktidar yurttaşları hukuk önünde eşit kılmıyor. İmtiyazlı
bir sınıf yaratıyor, kimsenin dokunmadığı imtiyazlı bir sınıf. Birilerine yargı
dokunmayacaksa, birileri hakkında denetim yapılmayacaksa burada demokrasiden
söz edemeyiz. Darbeler oldu, sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu. İktidar erkinin
gücünü halka kabul ettirmek için, farklı bir düşünceye izin vermemek için,
onlar iktidar gücünün sopası oldu. İnsanlar acımasızca, idam sehpalarına
gönderildi. Sonra yumuşatıldı adına DGM dendi, sonra biraz daha yumuşatıldı
özel yetkili mahkemeler dediler. Silivri toplama kamplarını hiç unutmayacağız.
Şimdi onu da kaldırdılar, özel aklama mahkemeleri kurdular. Gücü elinde
tutanların yaptığı yolsuzlukların araştırılmamasının yollarını buldular ve
ortaya çıkardılar. Özel aklama mahkemeleri. Bunları sakın unutmayalım."
HSYK seçimleri
12 Ekim'de HSYK seçimleri olduğunu hatırlatan
Kılıçdaroğlu, iktidarın bütün gücüyle seçimlere yoğunlaştığını söyledi.
"Başbakanı ziyaret ediyorlar bazıları, özel rüşvet taleplerinde
bulunuyorlar" görüşünü iddia eden Kılıçdaroğlu, "Olur diyorlar.
'sizin maaşlarınızı artıracağız yeter ki bizim istediklerimizi HSYK'ya seçin.'
Bütün savcılara ve hâkimlere sesleniyorum; eğer bu ülkede adalete saygı
duyulacaksa, o saygıyı önce siz duyacaksınız, siz sağlayacaksınız. Siyasal
rüşvete teslim olan bir adaletten, adalet beklenemez. Adaleti güçlü kılmak
istiyorsanız, 'ben siyasal erke bile karşı çıkarım, çünkü ben yargıcım, ben
toplumun vicdanıyım' diyecekseniz siyasal rüşvete karşı çıkacaksınız. Bunu
yapmayan yargıca yargıç, savcıya da savcı denmez. Geldiğimiz süreçte bütün bu
gerçekler hepimizin önünde duruyor."
İmtiyazın, vesayete kaynaklık ettiğini belirten
Kılıçdaroğlu, "Birilerine imtiyaz sağlayacaksınız, 'her türlü yolsuzluğu
yapabilirsin. Kimse sana dokunmayacak. Eğer bir şey olursa meraklanma, özel
aklanma mahkemeleri var. Oraya göndeririz bizim savcımız var takipsizlik verir,
hâkimi ayarladık o da zaten onaylayacak bir sorun kalmayacak.' Bu sürecin
içindeyiz" iddiasında bulundu.
‘AKP, vesayetin ta kendisi’
Dün 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümü olduğunu hatırlatan
Kılıçdaroğlu, AKP'nin iktidar olmadan önce ve olduktan sonra hep vesayetlere
karşı çıktığını söylediğini aktardı. Kendilerinin de vesayete karşı çıktığını
bildiren Kılıçdaroğlu, "Hangi siyasi görüşten olursa olsun, siyasal
partilerin hukuk dışında egemen bir vesayeti reddetmeleri, demokrasi açısından
büyük bir kazançtır. Ama bunu söylemde değil eylemde de gerçekleştirmeleri
gerekir. AKP, vesayetten şikâyet etti, şimdi yeni bir vesayetin ta
kendisi" değerlendirmesinde bulundu.
İktidar partisinin "anayasayı değiştirelim"
dediğini, kendilerinin de olumlu yanıt verdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 60
madde üzerinde uzlaşma sağlandığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle
devam etti:
"Demek ki daha sağlanacak maddeler vardı. Dedik ki
'şu başkanlık teklifini geri çekin.' 'Daha fazla madde üzerinde uzlaşma
sağlayabiliriz.' Hayır, çekmediler. Kamuoyu biliyor mu? Hayır. 'Nasıl bir
model? 'Bize özgü bir başkanlık sistemi getireceğiz.' Hukuku ayaklar altına
alan bir başkanlık sistemi. Biz direndik, onlar çekildiler. Anayasayı, çağdaş
normlara ulaştırmak bizim görevimizdir arkadaşlar. Bir teklifte daha bulunduk.
'Gelin darbe hukukunu değiştirelim' dedik. 12 Eylül sadece anayasa değil ki bir
dizi yasanın içinde var zaten bu darbe hukuku. Teklif de verdik, dediler ki
'Siz söylersiniz iş uygulamaya gelince vazgeçersiniz.' Arkadaşlara, hangi
yasaları değiştirmek istiyorsak kanun tekliflerini verin talimatı verdim.
Buyrun kim samimi, kim samimi değil? Vazgeçtiler, değiştirmediler. Neden? Çünkü
kurdukları vesayet sistemi vardı, 12 Eylül vesayet sisteminin hukuk altyapısına
sarılmışlardı, onu yok etmek değil, onu tahkim ediyorlardı, kendi vesayetleri
için ve tahkim ettiler. Bu gerçeğin de çok iyi bilinmesi lazım. Kim demokrat,
kim demokrat değil. Kim vesayetten yana kim vesayete karşı? Kim hukukun
üstünlüğünü, kim üstünlerin hukukun savunuyor bunu herkesin bilmesi
lazım."
Şişli'deki asansör facaisı
Vesayetin yoğunlaştığı dönemlerde her alanlarda
hukuksuzluk olacağını belirten Kılıçdaroğlu, bunun en tipik örneğinin "iş
cinayetleri" olduğunun altını çizdi. "Şu anda Türkiye ekonomik olarak
Ortaçağ'ın vahşi kapitalizmine teslim edilmiş bir ülkedir" görüşünü dile
getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"301 işçi ölüyor Soma'da. Dönemin Başbakanı gidiyor
oraya ve diyor ki 'işin fıtratında var bu. Yeraltında çalışıyorsan, zaten
öleceksin.' Asansör faciası, hepimizin gözleri önünde oldu. Davutpaşa'da
patlama oldu, 30 kişi hayatını kaybetti. Esenler'de 10 işçi çadırlarda yanarak
öldü... 2002-2014, kaç kişi iş kazalarında öldü biliyor musunuz? 15 bin 7 işçi,
iş cinayetlerinde öldü. İş cinayetlerinde Avrupa'nın birincisiyiz, dünyanın da
üçüncüsüyüz. Nasıl bir demokrasidir, nasıl bir hukuktur, nasıl bir ekonomik
anlayıştır bu. İnsanın açıkca, vahşi kapitalizme teslim edilip, ölüme mahkûm edildiği
bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir tabloyu ben içime sindiremiyorum. O insanlara
üzülüyorum, çoluk çocuğu yok muydu? Bir asgari ücrete mahkûm edilmişti onlar.
Yerin yüzlerce metre altında alınteri döküyordu onlar evlerine bir lokma helal
ekmek götürmek için. Siz onları ölüme mahkûm ediyorsunuz. Ne adına kendi
vesayetini tahkim adına yapıyorsunuz, bütün bunları. Kendi kârlarınızı daha çok
artırmak için yapıyorsunuz bütün bunları. Soma'da iş cinayetleri olmuş, 301
işçi hayatını kaybetmiş, ben CHP Genel Başkanı olarak oraya gidiyorum, Enerji
Bakanı firmayı bana övüyor medyanın önünde. Bütün bu tabloyu taşeronlaşma
dediğimiz sistem yaratıyor. Çağdaş kölelik, neden vahşi kapitalizme teslim
ediyorlar? İşte bu. İş güvencen yok, sendikalaşma hakkın yok, ömür boyu asgari
ücrete mahkûmsun sen."
Türkiye'de çağdaş ülkelerden farklı olarak, risklerin
önceden tespit edilip, önlemlerinin alınmadığını savunan Kılıçdaroğlu, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'i eleştirdi.
Başbakan Davutoğlu'na asansör faciası sonrasında bir
çağrıda bulunduğunu ve "Sorumlu arıyorsan kabinede Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'na bakacaksın, sorumlu o" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu,
hukuken de yasal olarak da sorumlunun Bakan Çelik, olduğunu iddia etti.
Bakan Çelik'e istifa çağrısı
Bakan Çelik'in 11 Eylül'de bir demeç vererek, olayları
sorguladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
"Okuyorum ibret olsun diye. 'Neden oluyor bu işler,
çok açık ve net bunu görüyoruz üretim zorlaması var, bunu herkesin görmesini
rica ediyorum.' Biz görüyoruz da sen yeni görmeye başladın. 'Bunu görmediğiniz
an gerçekleri tespit edemeyiz.' Demek ki çok şükür gerçekleri tespit etti.
'Maliyet zorlaması var...' Beyefendi sanki muhalefet partisinin milletvekili.
Bir kişi Bakan. Bütün bu şikâyetlerin önlemini alması gereken kişi, ama şikâyet
ediyor. Merak ediyorum o koltukta niye oturuyor? Şikâyet etmek için mi önlem
almak için mi? Bu da zamana uygun olarak 'balonu nasıl hafifletebiliriz,
tepkiyi nasıl biraz dindirebiliriz' o amaçla söylenmiş sözler. Samimi değiller.
Soma faciasından sonra milletvekillerimiz yeraltı madenlerinde 'yaşam odası
kurulsun' dile önerge verdiler. İnsanlar patlama olsa da ölmesinler diye. 19
yıldır ILO'nun öngördüğü bu sözleşmeyi Türkiye imzalamıyor. Görüşmeler
yapılırken Bakan Faruk Çelik kürsüde oturuyordu, önergeye ret oyu verdi. 'Kabul
etmiyoruz.' Yani, 'insanlar ölebilirler' dedi. Hani kar hırsı, hani maliyet
hırsı, kar hırsına teslim oldun sen, vahşi kapitalizme teslim oldun sen...
Neden şikâyet ediyorsun şimdi. O görevi derhal bırakması ve ordan istifa etmesi
gerekir, onurlu bir insanın. Bu cümleleri ettikten sonra. Hem bu cümleleri
edeceksin hem yaşam odalarına karşı çıkacaksın. Kar hırsına insanlarımız kurban
edildi."
İslamiyet’in insan hayatına büyük önem verdiğini
vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Siz bir insanı değil, insanların öldürülmesine
uygun bir ekonomik sistemi yaratıyorsunuz ve Müslüman geçiniyorsunuz. 10 işçi
ölüyor hala sorumlu yok. 301 işçi hayatını kaybetti, sorumlu yok... Bu sistem
Türkiye'yi aydınlığa çıkarmaz. Bu sistem bir sömürü düzenini öngören sistemdir.
Bu sistemi AKP bilinçli olarak yarattı zaten. Onlar için her şey para, din
dahil inanç dahil, kimlik dahil her şey para için kullanılabilir. Yozlaşan bir
düzen varsa, ahlaksızlık eğen bir ülkede pik yapmışsa dönüp o ülkeyi yönetin
siyasal iktidara bakmak gerekiyor" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, CHP PM toplantısı öncesi Çalışma Bakanı'nı istifaya çağırdı
Esenler
10, işçi.Soma 301, DAVUTPAŞA 30 işçi,Şişlide 10 işçi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İş cinayetlerinde Avrupa'nın birincisiyiz, dünyanın da üçüncüsüyüz. Nasıl bir demokrasidir, nasıl bir hukuktur, nasıl bir ekonomik anlayıştır bu. İnsanın açıkça, vahşi kapitalizme teslim edilip, ölüme mahkûm edildiği bir süreci yaşıyoruz" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder