Çetin Serfidan 07/03/2014
AKP
anlaşılan esas yapmak istediklerini genel seçim sonrasına
bırakmış.
İnternet,MİT
vb yasalar HSYK ilişkin düzenlemeler nasıl bir Türkiye
arzuladıklarının resmini apaçık çiziyor.
En
son bombayıda patlattı sayın başbakan;
Gerekise
You Tube,Faca Book' da kapatırız.
Sanırım
yerel seçimlerde alacakları kendilerince “tatminkar bir
sonuç” onlar için moraldeğer olacak,
Başkanlık
umutlarını iyice yitirdiği anlaşılan Recep Tayyip Erdoğan,
uygulanan Parlamenter Sistem içinde tüm yetkileri şahsında
toplayarak TEK ADAMLIĞI ve “esas programını”
uygulamaya koyacaktır.
Ancak
tuhaf şeylerde oluyor.
Ergnekon
,Balyoz ve benzeri davaların olası tüm günahları “paralel
devlet” adlandırılması ile Gülen Cemaatin'e yıkılmış
gibi gözüküyor.
Genel
Kurmay Başkanı ve Kuvet Komutanlarının soruşturulması izninin
başbakanlığa bırakılması,Ergenekon ve Balyoz sanılarının
tekrar yargılanmasının önünün açılmasına yönelik
açıklamalar ve beyanlar, son olarak AYM'nin Başbuğ' un serbes
bırakılmasına yol açacak kararı resmi tamamlayan şimdilik son
rotuşlardır gibi görülüyor.Gerisi elbette gelecektir.
Ayrıca
Sangay Beşlisi'ne sıkça göz kırpması,dillendirmesi AB ve
ABDY'e aba altında sopa gösrerirken birazda ordudan tasfiye edilen
Şangay Beşlisi yanlısı olduğu dillendirilen ulusalcı
subaylara göz kırpmak gibide yorumlanabilir.
Çin
füzelerin anlaşmasıda ulasalcıların ruhunu okşamıştır
mutlak.
Ne
olduda birdeb bire herşey değişti.
17
Aralık'a kadar canciğer kuzu sarması gibiyken her yapılan işte
birlikte hareket ederken,bahsi geçen yargılamalarda çok usülsüzlük
var diyenleri hemen koro halinde askeri vesayetten yana ergenekoncu
gibi suçlamalarla suçluyarak itibarsızlaştırmaya çalışılırken,
yapılan tüm işlerde hep birlikte hareket ediyorlardı.
Önce
MİT'teki oslo krizi patlayı verdi.
Kürt
sorununun çözümünde ileri adımlar atılmış gibi oldu ama
birtürlü atılmadı.
Alevi
sorunu çözümsüz kaldı.
AKP
hükümeti Çin füzeleri,İran ve Suriye konusunda ABD ters düştü.
12
Eylül yargılanmıyor yargılanır gibi oluyor.
Dikkat
çeken bir hususta Cemaatin bu saldırılarına karşın AKP
hükümetinin hiç bir şey yapmaması.
Paralel
devlet Çete diyorlar fakat bir türlü bir soruşturma açmıyorlar,
sadece suçluyorlar.
Gezi
olaylarında tutuklananlara bile “örgüt suçlaması” ile
dava açılırken Örgüt çete diye suçladıkları bu yapıyı niye
ortaya çıkarmıyorlar.Oldukça düşündürücü.
Bunca
pislik ortaya saçılmışken Cemaat hiç mi yolsuzluğa bulaşmadı.?
AKP
bu konuda da suskun hiç bir şey yapmıyor.
Belkide
yapamıyor.
Peki
elini ne bağlıyor.
ABD
mi?
Yoksa
daha büyük pislikler mi?
*****
Anlaşılan
AKP seçimden alacakları bir “başarılı” sonuçtan
sonraya bırakıyor herşeyi.
Kendine
yeni ittifaklarda arayabirlir.
Belkide
Ulusalcılarla kolkola Şangay beşlisine doğru da yol
alabilirler...
12
Eylül referandumunda iliberalleri, bazı sol ve
sosyalistleri,komünistleri ve tabiiki cemaatleri yanına almıştı.
Her
ne olursa olsun bu kezde seçimi kazanacak gibi görülen AKP kesin
zaferine doğru yol alacak.
Görülen
oki bu Türkiye'ye bir “ileri demokrasi” getirmeyecek.
Sosyalistlerde
bu durum da ittifaklarını gözden geçirmelidirler.
“sol
cephe” gibi daraltıcı
birlikteliklerde kaçınılmalıdır.
Şüphesizki
işçi sınıfının ve emekçilerin yanında olması gereken
sosyalistler nihayi çözümün sosyalizmde olduğunu
dillendireceklerdir.
Ama
günün şartlarında ve önümüzdeki günler de çare olarak
toplumun önüne sosyalizm sürülemez.
Özellikle
sosyalistler kendilerini içe kapatacak "sol
cephe" gibi
önermeleri terk edip, bugün ki koşullarımıza daha uygun
geldiğini düşündüğüm,daha geniş bir "demokrasi,
özgürlük ve temiz toplum için " birlikteliğinin
örülmesi için caba harcanmaları tarihin yüklediği bir
zorunluluktur.
Kürt
özgürlük Hareketi ile buluşamıyan bugünün Türkiy'esinde
tarihin kendisine yüklediği görevi asla yerine getiremez
Ve
çok daha geniş birliktelikleri göndeme getirmemiz gerekir.
Bu
çok geniş bir kitleyi kucaklayabilecek bir birlik programı
olmalıdır diye düşünüyorum.
Ayrıca
sosyalist kesimin yıllardır başaramadığı “dindar”
kesimlede mutlak temasa geçmesi.yan yana gelmesi ve demokrasi
cephesine bu kesimi özellikle müsllüman demekratları çekmesi
gerekir.
Başta
işçi sınıfı, tüm emekçiler ve kürt özgürlük hareketi olmak
üzere, aleviler,kadın hareketleri,çevreciler,bir bütüm olarak
demokrat üniversite gençliği,tüm ezilenler,ötekileştirilenler,tüm
azınlıklar,anti kapitalist müslümanlar ve demokrat müslümanlar
bu birlikteliğin içinde yer almaları için caba harcanmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı
seçimi
Yolsuzluğa,pisliğe
bulaşmış ve fanatik “dincilerin” dışındaki
demokrat İslami kesiminde evet diyebileceği;
Ayrıca
darbeci olmayan kemalist ve sol kemalist kesimden de (CHP'nin
seçmeni) bu birlikteliğin içinde yer alabilecek olabilenlerin evet
diyeceği ortak bir aday bulunabilinir.
Bu
tarihi ittifak tarihin ve bu döneminin koşullarında
başarılabilinir.
Soyalist/komünist,liberal
ve sosyal demokrat,dindar demokrat aydınlar,akademisyenler ve
siyasal aktörler bir araya gelip böyle bir adayda birleşebilirler
ve bu birlikteliğin güncel ve geleceğe dönük ekonomik ve siyasal
programını herkesin anlayacağı bir dilde kısaca yapabilirler.
Bu
asla sosyalist program olmayacağı açıktır.
Olsa
olsa bu ileri,demokratik bir burjuva devleti programı olabilir.
Bu
işçi sinifinin ve emekçi halkın,tüm halkların, ezilenlerin,
ötekileştirilenlerin çıkarınadır.
Ve
eğer bu başarılabilinirse olası bir AKP faşizminde ve Erdoğan
diktatörlüğünden katbekat daha iyidir.
Artık
iflasın eşine gelmiş olan siyasal islam bu seçimde mutlak
yenilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder