27 Şubat 2014 Perşembe

AKP ve çözüm süreci ve yetmez ama evetçiler

Nuri Ödemiş  26/02/2014  Face book
iktidarın bir çözüm sürecinin veya demokratikleşmenin değil de kendi iktidarını pekiştirmenin derdinde olduğu ta başından beri o kadar belliydi ki; bunu görmemek, anlamamak ve ön görmemek için ya siyasal körlükle malül ya da bilinçli bir iktidar yandaşı veya destekçisi olmak gerekirdi.

Bilinçli yandaşlar ve destekçiler için söyleyecek bir şey yok. İktidarın tüm yolsuzluk, hukuksuzluk, baskı ve uygulamalarını ' mevlam neyler/neylerse güzel eyler' yaklaşımıyla gözü kapalı desteklemeye devam ediyorlar. Bu cenahtan, ülkenin demokratikleşmesi ve çözüm süreci için olumlu tek bir adımın gelmesi veya çıkması mümkün değildir. Bu cenah, herhangi bir gelişme ve adıma, AKP nin kendi iktidarını ayakta tutmaya yarayıp yaramadığına bakarak tutum alıyor. Ve bu tutumda esas olarak AKP iktidarı veya bizzat AKP'nin başındaki kişi tarafından yönlendiriliyor. 'Alo Fatih' hatları filan bu işlevsellikte iş gördükleri için var.

Ancak siyasal bir körlükle malül oldukları ve yaratılmasına katkıda bulundukları bu baskı ve hırsızlık ortamında 'boğulur gibi hisseden'ler için aynı şey söylenemez. Özellikle bu cenahın solcuları için. Bütün siyasal tarihleri boyunca okuyup öğrendikleri, bildikleri sınıf, siyaset, devlet vs analizleri bir kenara bırakarak AKP liderinin balkon konuşmalarının peşinden gidecek kadar körleşmiş olmaları affedilemez. Çünkü bu körlüğün sonuçları, olduğundan daha fazla parçalanmış bir toplumsal muhalefetin güçsüzleştirilmesi olarak ortaya çıktı.

AKP' nin Türkiye Cumhuriyeti' nin kadim vesayet rejimine karşı kendi iktidarını yerleştirmeye çalıştığı dönemde attığı adımlar; bu adımları 'Yetmez' lik olarak tespit edip, ' Ama Evet' diyerek destekleyenler tarafından AKP nin bir tür demokrasi isteği olarak değerlendirildi ve öyle görüldü. AKP' nin o dönemde kendi iktidar hamlesini sürdürmesi için tüm o adımlara olan gereksinimi ve araçsal yaklaşımı, bunun orta ve uzun vadede demokrasi mücadelesine vereceği zararlar görmezden gelindi.

Bu gün ise AKP nin artık, bu göstermelik demokrasi cilasına da ihtiyacı kalmadı. Bütün bir iktidar boyunca kendi hakimiyeti için savaşan AKP, şimdi artık sadece iktidarını sürdürmek için savaşır hale geldi. Sonunda, kapitalizmin tüm pisliklerini kendi bağrında toplamış bir sınıf iktidarının gözü doymaz bir soygun ve hırsızlıkla birleşmiş hali olarak ortaya çıktı. AKP, bütün iktidarı süresince hiç bir değişime uğramadan kendi iktidarı için savaştı ve kendi iktidarını hakim kıldığını düşündüğü bir anda da, kimi solcu ve liberallerin demokratikleşme sanarak 'Yetmez Ama Evet' dedikleri her şeyi ezdi geçti. Geriye gitgide şalından sıyrılarak çıplak hale getirilmeye başlanan bir zor ve baskı kaldı.

Bu liberal ve solcu AKP muhipleri, değişenin kendileri değil AKP olduğuna inanmamızı istiyorlar. Oysa gerçek bunun tam tersi. Dün siz değiştiğiniz ve AKP yi de değişecek sandığınız için AKP ile yan yana düştünüz. Bu gün AKP' nin değişmediğini görünce durumu izah edemediğiniz için, AKP değişti yalanına sarılacak kadar bir paspayelik içinde debelenip duruyorsunuz.

Bu gün iktidarın bütün pislikleri ile geniş yığınların önüne serildiği bir dönemde, birleşik, güçlü ve birleşik bir eylem planı etrafında toplanmış bir halk muhalefeti oluşturulamıyor, var olanların önemli bir kesimi iktidar karşısında kekeme ve eylem tereddütü halinde duruyorsa; bunun temel nedeni olarak, AKP iktidarını çözüm, değişim ve demokrasi gücü gibi görenlerin sorumluluğunu en başa yazmak gerekir.

Bunca tereddüt ve hayırhah tutumdan sonra bir erken genel seçim ve hükümet istifa siyasetine gelinmiş olması sevindirici ama geç kalınmış bir adımdır.

Demem o ki, yığınağı ters köşeye yaptın mı gelen fırtınaya karşı koyacak bir halin de kalmaz.

En azından bundan böyle, AKP' ye evetli yılların ardından, o yıllarda da iktidarın her türden adımına kararlılıkla karşı durmuş olanlarla daha yakın ve doğrudan işbirlikleri içinde davranmak ve birleşik bir muhalefet hattını yeniden örmeye başlamak gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder