13 Ağustos 2013 Salı

Osmanlı'da Yaşam

Ali Ersin Gür  Face Book
Osmanlı resmi tarihinde "üç kıtaya egemen" oldukları yazılır da halkın yaşamından nedense hiç bahsedilmez? Çünkü sarayın yaşamı ile halkın yaşamı tamamen birbirine zıt iki dünyayı oluşturmaktadır. Sarayda şaşalı bir yaşam sürerken; saraya gönderilen bazı raporlardan da anlaşıldığı üzere halk "aylarca ot yiyerek" yaşamını sürdürmeye çalışıyordu. Sarayın o "muhteşem yaşamını sürdürmek için" halktan 72 çeşit şeri ve 96 çeşit de örfi vergi toplandığı gözönünde bulundurulduğunda birilerinin öve öve bitiremediği "ecdatlarının" ne kadar halkın sorunlarıyla ilgili olup olmadıkları da anlaşılmaktadır. Örneğin Solakzade, 1494-1503 tarihleri arasında yaşanan veba salgını ve kıtlık karşısında halkın durumunu ayrıntılı olarak anlattıktan sonra "...Hatta Bolu yöresinde, iki aydan çok ekmeksiz geçinip ot otladıkları anlatılmaktadır..." der. Yine 1564 yılında Çeşme'den Saraya gönderilen bir raporda halkın "ot otladıkları" yazılıdır. Bolu ve Çeşme'de hal böyleyken Anadolu'nun diğer yerlerinin farklı olması düşünülemez. Bu da Saraya karşı halkın tepki göstermesine neden olmaktaydı. Örneğin Busbecq anılarında, Kanuni Sultan Süleyman'ın Anadolu'da bir köylünün evine konuk olup geceyi orada geçirmesinden sonra köylünün o gittikten sonra "evinin murdar olduğunu düşünerek sular, tütsüler ve bir takım ayinlerle..." temizlediğini, bunu duyan padişahın ise köylüyü öldürtüp evini de temelden yıktırıldığını yazar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder