Nezih Kazankaya Sol-Tartışma
Değerli Arkadaşlar,
Sevgili dostum Mehmet’in (Öz) beni araması sonucunda anladım ki uzun zamandır “sol tartışma”dan uzak kalmışım. Gezi Direnişinin ilk günlerinin eylemliliğinin içinden, Leyla ile birlikte sevgili dostumuz Mahmut’un (Balpetek) bir ortağı ile birlikte satın aldığı otelin hazırlanmasına ve işletilmesine katkıda bulunmak için Marmaris Kumlubük’e geldiğimden beri, yüreğim ve düşüncelerim Gezi Direnişinin içinde akmakla birlikte hiçbir paylaşımda bulunmamışım. Sevgili Peyami (Arıırk) Ağabeyimizin otelin mutfağında bize destek olmak için gelmesinin yarattığı olumlu hava ile birlikte kimi görüşlerimi kısa notlar biçiminde yazmanın olanağını yakalayabildim. Sizlerle paylaşmak isterim.
Günümüz dünyasının marksist bir bakış açısı ile değerlendirilmesinde Gezi Direnişinin çok önemli bir yeri olduğu görüşüne görebildiğim kadarıyla katılmayan bulunmuyor. 1960’lı yılların sonlarından günümüze kadar değişik süreçlerden geçerek gelen, tek bir toplumsal sorun ya da hedef ortak paydası altında birleşen ve bilindik sendikal ve siyasal örgütlenme biçimlerinden farklılık gösteren “Yeni Toplumsal Hareketler” olarak adlandırılan gelişmenin, 1999 yılında ABD Seattle’da ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan, bilindik biçimleri de içine alan, her bir hareketin daha üst bir ortak paydada (demokrasi, katılım, eşitlik, farklılığa saygı, doğa ile uyum vb.) biraraya geldiği yığınsal eylemliliklerin 2013 yılı yurt ve dünya koşullarında, yaşadığımız coğrafyada ete kemiğe bürünmesi olarak görebiliriz. Bu hareketin, çok renkli, çok sesli, tek bir merkezden yönetil(e)meyen, katılımcı özellikleri ile tek bir siyasal güç ya da öbeğin tek yönlü etkide bulunamayacağı, her katılımcı hareket, çevre ya da kişinin kendi rengini katabildiği ve kararların ortak bir iradenin eylem içinde ortaya çıkması ile verilebildiği devasa bir güç oluşturduğundan bahsedebiliriz.
Bana kalırsa Gezi Direnişi; kendisini her geçen gün daha sıkı bir cendereye alan sisteme karşı kitlelerin bir isyanıdır. Laik yaşam tarzına karışılması ve sınırlandırılmasından işsizliğin bir geleceksizliğe dönüştürülmesine, hukukun siyasal iktidarın emrine verilmesinden kentlerin insansızlaştırılmasına, rant alanına dönüştürülmesine, kadınların yaygın biçimde şiddete uğratılmasından yandaş olmayanlara devlet ile iş yapma olanaklarının kapatılmasına, inançlarının yok sayılmasından baskı görmesine, kendi dilinin her düzeyde etkin biçimde kullanamamasından demokratik hakların tanınmamasına kadar uzanan ve daha binlercesi eklenebilecek nedenlerin yarattığı bir patlamadır. Bu isyanın, her bir birey ve çevredeki nedeni farklılıklar gösterebilmekle birlikte ortak paydasını, on yılı aşan AKP iktidarının gemi gittikçe azıya alan uygulamaları oluşturmaktadır.
Gezi Direnişinin başlatılması ve sürdürülmesinde örgütlü sol çevrelerin çok önemli rolleri olmuştur ve olacaktır. Ancak Gezi Direnişi olarak adlandırılan hareket, geniş yığınlar olarak adlandırılan grup, çevre ve bireylerin kendilerini, eylemlilikle örtüştürmelerinin sonucunda yaşam bulmuş ve varlığını sürdürmüştür. Ulusalcılardan örgütlü sol çevrelere kadar her kesimin ön alma, politik yönledirmede bulunma hatta damga vurma istekleri olmuştur ve olacaktır. Ancak kendi içinde çok büyük faklılıklar gösteren, bu yönüyle de gücünü bundan alan bir hareketin tek bir siyasi güç tarafından yönlendirilmesi ya da temsil edilmesi olanaklı değildir. Böylesi bir yönelime ilişkin her girişim hareketin kan kaybetmesi sonucunu doğurur. Kısacası hiçbir siyasi güç Gezi Direnişinin üzerine basarak yükselemez. İçinde çok çeşitli siyasi parti ve çevrelerden çok geniş semt ve mahalle derneklerine kadar çok sayıda örgütlenmeyi barındıran Taksim Dayanışması geniş bir kesim açısından, hareketin bu çeşitlilik içindeki birliğini gözeterek çok etkili bir yönlendiricilik işlevini yerine getirmektedir.
Gezi Direnişinin kendisini sürdürme biçimlerinden birisi olarak parklarda gerçekleştirilen forumlar dikkati çekmektedir. Mahallenin çeşitli sorunlarından genel politik yönelimlere kadar çok geniş bir alanda tartışma başlıklarına sahip olan forumlar, henüz her konuda kararların alındığı meclisler biçimine bürünemese de her konunun sınırlı bir zaman içinde söz söylemek isteyen her kesimden bireyin dinlendiği ve dinleyicilerin de konuşmacının görüşlere anında tepki verebildiği çok önemli bir iletişim, etkileşim ve ortakduyunun oluştuğu mekanlar olarak öne çıkmaktadır. Böylesi forumların geliştirilebilmesi ve yaşamın her alanında özellikle işyerlerinde karşılıklarının yaratılabilmesi Gezi Direnişinin toplumsal dönüşüm sürecine en önemli katkısı olabilir.
Gezi Direnişi, Kürt Ulusal Demokratik dinamiği ile isyan hareketinin bir yataktan akabilmesi için olanaklar yaratmaktadır. Genel olarak “çözüm süreci” olarak adlandırılan silahların susmasıyla başlayan ve Kürtlerin hakları konusunda demokratik açılımların yasal olarak gerçekleştirilmesi ile devam etmesi beklenen süreç, Kürt dinamiğini Gezi Direnişinde çoğunlukla edilgen kılmıştır. Burada tekrar ülkenin demokratikleşme sürecine bakmak gerekir. Son olaylar da göstermektedir ki demokratikleşme; AKP iktidarı tarafından “verilerek” değil, toplumsal muhalefet tarafından AKP iktidarından “alınarak” gerçekleştirilecektir. İki nehri aynı yolda birleştirmek demokratikleşme sürecinin derinleşmesinde çok önemli bir rol oynayabilir.
Gezi Direnişi, siyasi iktidardan “ricacı olan” ya da ona “akıl veren”,“doğru yolu gösteren” bir yöntemin başarısızlığının da bir göstergesi olmuştur. Hiçbir “uzlaşmacı” söylem karşılık bulmamıştır. Hareket istemleri ile ortaya çıkmış, mücadele sürecinde bu istemler çeşitlenmiş ve bunlardan vazgeçmemiştir. Gezi Direnişinin olumlu biçimde sonuçlanması istemlerindeki sürekliliğe bağlı olacaktır.
Görülmektedir ki yaşadığımız coğrafya çok önemli bir deneyim yaşamaktadır. İnanıyorum ki sol, tüm eksiklerine karşın sürecin etkin bir bileşeni olarak sahiplendiği toplumsal dönüşüm iddiasının karşılıklarını yaratacaktır.
Sevgi ve dostlukla,
Her zaman sizin
Nezih
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder