16 Haziran 2013 Pazar

Gezi Parkı eylemlerinin düşündürdükleri

Erdoğan Şenel  Radikal
Yukarıdaki resmi özellikle seçtim. Bu ülkenin başbakanının yurttaşına savaş açan yüz ifadesini anlatıyor. Sanırım Esad'a bu saatten sonra söyleyecek sözü de olamaz, yüzü de olamaz. İktidarın kendi varlığını korumak için legal yolları kullanması anlaşılabilir. Ama böyle korsanca saldırı sonucu 'ben iktidarımı korudum' diyenler şunu bilmeli ki o iktidarı onlar şu anda kaybetti. Meşrutiyetini yitirmiş, kendi haklına halkın çocuğu polisleri saldıran bir iktidarın meşruluğunu savunacak destek verecek Dünya'da bir kaçı hariç ne bir ülke ve ne de bir insan olacağını zannetmiyorum.

Bu saatten sonra başbakan için söylenecek tek söz var 'ya istifa et, ya da halkından özür dile ben ipin ucunu kaçırmıştım, kusura bakmayın' de.
(Aşağıdaki yazımı hastane odasından yazmıştım.   Düşündüklerim başbakanın bugün izlediği politikayla çok uyuşuyor. Onun için şimdi bulduğum olanakla bu yazımı paylaşıyorum.)
Toplumun üzerine iktidarın oluşturduğu anti demokratik politika giderek yaşam alanlarına müdahaleye kadar varmasının üzerine İstanbul’un nostaljik değerlerine saldırması ve sonunda Gezi Parkında düzenleme yapılacağını söylemesiyle başlayan kitlesel demokratik tepki eylemi ve bu eyleme önce İstanbul’un birçok semtinde, sonrasında başkent Ankara olmak üzere Türkiye çapındaki kitlesel destekler için bence getirilecek en uygun değerlendirme demokratik toplumsal hayatımız açısından güven veren bir etki yapmış olmasıdır.  
İktidarın hesapsız, kitapsız (daha doğrusu) doğru okuyamadığı bu yığınsal çıkışlar ve dış dünyanın bu eylemlere desteği başbakanı doğal olarak iktidarını koruma kaygısına düşürdü.
Bundan sonra uyguladığı onca baskıya rağmen eylemcilerin direncini kıramaması sonucu ‘öyle görüntü vermemeye çalışsa da’ geri adım atmak zorunda kaldı.        
Hala kendi tabanına bu eylemin sonuçlarını bir şekilde sindirmek için mitinglerle esse gürlese de eninde sonunda şu anda Türkiye’yi yöneten kişi olarak dış dünyanın özellikle ABD’nin telkinlerini aşamayacağı için bu uzlaşmaz politikasını sonlandırıp bir şekilde Gezi Parkına eylemcileri tatmin edici bir sonuçta buluşacaktır. Bu AKP iktidarının ve başbakanın sorunu… Bakarsınız  ‘çok az olasılıkla da olsa’ her şeyi göze alıp saldırgan politikasını da sürdürebilir. Bunlar olası gelişmeler.
Bana göre Gezi Parkı için yapılacak en doğru değerlendirme bu eylemlerde sol muhalefetin görüntüsüdür. Çünkü ancak eylemin önünde yer alamamış, sonradan içinde yer almaya çalışmışlar gibi bir durum doğmuştur. 
Onun için bu saatten sonraki en doğru davranış bu eylemlerde en etkin olma gibi hırs yarışına girmeden bu eylemlerin iktidarın anti demokratik, yurttaşı hiç yerine koyan, yurttaşın yaşam biçimini bile tayine kalkışan politikasına yurttaşın kitlesel demokratik tepkisi, onur eylemi olarak değerlendirmektir.
Aksi takdir de ‘bu eyleme ben öncülük ediyorum’ gibi olamayan bir iddia ile yola çıkmak ve eyleme demokratik özelliğinden başka kimlik siyasi kimlik kazandırmaya çalışmak bu eyleme destek veren sıradan yurttaşın desteğinin kırılmasını sağlamaktan başka sonuç vermez.           
İşte asıl üzerinde düşünülmesi gereken bence budur. Asıl bundan sonra izlenecek politikada doğru bir anlayışla yoğunlaşmak Gezi Eyleminin demokratik mücadelede kalıcı etki sağlamasına yardımcı olacaktır.
Ve yine bu sonuç göstermiştir ki yaklaşan yerel seçimler öncesi solda sağlıklı bir politikayla oluşacak demokratik ittifak veya güç birliği sağlanması adeta zorunlu hale gelmiştir.
Böyle bir güç birliği oluşabilirse işte o zaman Gezi Parkı eylemi ve sonrası Türkiye çapındaki yığınsal demokratik çıkış demokratik geleceğimiz için gerçekten güven verici bir sonuç vermiş olur.
Bana göre burada yapılması gereken yerel seçimlere kadar seçimle gelecek tüm birimlerde, muhtarlıklardan belediye meclis üyelerinin tespiti, başkan aday tespiti ve il genel meclisi aday tespiti üzerine sol çok akıllı davranılması zorunlu hale gelmiştir.
Burada her hangi bir partinin partisel çıkarından ziyade akılda oluşacak güç birliğiyle geleceğimiz için en doğru sonucu alabilecek çalışmayı yapabilmektir.
Burada da asıl yapılması gereken aday tespitlerinde sol partilerin adayları üzerinde yoğunlaşmakla birlikte aynı zamanda başta AKP olmak üzere diğer partilerin aday tespitinde de il, ilçe hayrına birlikte çalışılabilecek adayların öne çıkarılması çalışmaları da çok önemlidir.
Bence böyle bir gelişme gerçekleşir en geniş demokratik ittifak tabanda kurulabilirse demokratik geleceğimiz açısından en güven verici bir politik ortamın oluştuğunu düşünebiliriz. Umarım solda siyaset yapan bütün kişi ve siyasi kurumların değerlendirmesi de bu yönde olur.
Kısacası Taksim Gezi Parkı eylemi bende böyle bir düşünce oluşturdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder