20 Nisan 2013 Cumartesi

Sol Liberalizm ve Taraf

Yüksek Lisans tezini gözden geçirerek “Sol Liberalizm ve Taraf” adlı kitabına imza atan Aras Aladağ, Türkiye’nin sol serüveninin özellikle 1980 darbesinin ardından nasıl değiştiğini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
Can  SEMERCİOĞLU  20/04/2013 biaMag
Türkiye’de yaklaşık son otuz yılın tartışma konusu solun nasıl bir biçim alması gerektiği. Daha en başında bu soru bile solun bir biçimde değişmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye solunun günümüze kadar geçirmiş olduğu ileri-geri evrimler ise sistemli bir şekilde analiz edilebilmiş değil. Ancak en görünür olan şey söylem düzeyinde solun büyük bir değişim geçirdiği.
Örneğin küreselleşme söyleminin siyasette yerini sağlamlaştırması ve artık koltuğunu bırakmayacak durumda oluşu “eski moda” diye tabir edilen Marksist söylemlerin de sol jargonun dışına itildiğini gösteriyor.

Bu değişiklik sadece söylem düzeyinde gerçekleşmiyor, aynı zamanda ideolojik olarak da sosyalizmden koparak daha liberal (hatta muhafazakâr) bir hâl alıyor.
Söz konusu söylem ve ideoloji geçişi “emperyalizm”den “küreselleşeme”ye, “sosyalizm”den “demokratikleşme”ye, “sınıf”tan “kimlik”e, “burjuvazi”den “elit”e doğru bir seyir izliyor.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yapmakta olan Aras Aladağ’ın Yüksek Lisans tezinin gözden geçirilerek kitaplaştırılmasıyla çıkan “Hegemonya Yeniden Kurulurken Sol Liberalizm ve Taraf” da bu söylem değişikliğine dikkat çekerek Türkiye’nin sol serüveninin özellikle 1980 darbesinin ardından nasıl değiştiğini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
Kitabı tutuklu öğrencilere ithaf eden Aladağ, kitabında sol liberal söylemin Taraf gazetesi ile birlikte nasıl hakim söylem haline geldiğini ele alıyor.
Kitabı kabaca iki bölüme ayırdığımızda ilk bölümde sol liberalizmin ideolojik ve kavramsal koordinatları incelikle ve akademik referanslarla sistemleştirilirken, ikinci bölümünde ise sol liberalizmin Taraf gazetesi ile birlikte Türkiye siyasetinde nasıl etkin bir yer bulduğu ve hem ideolojik hem de söylem bakımından AKP ile nasıl bir ittifak kurduğu gözler önüne seriliyor.
Kitaba yazılan girişte Türkiye’nin 2000 yılından itibaren köklü bir dönüşüme girdiği, küresel kapitalizmle ekonomik ve siyasal düzeyde bir uyum sağlandığı belirtiliyor. Ve bu dönemde solun muhafazakâr sürece eklemlendiği tezi ortaya atılıyor.

Katı olan her şey buharlaşıyor

Kitap da belirli bir kavramsal çerçeveyle başlıyor, sol liberalizmin popüler kavramlarıyla: Değişim, vesayet, muhafazakârlık ve demokratikleşme. Aladağ, sınıfsal karşıtlıkların yerini eski bir liberal argüman olan “devlet-toplum” karşıtlığına dönüştürüldüğünü, Türkiye’de bunun karşılığının “vesayet” kavramı olduğunu ifade ediyor.
Değişim ise muhafazakârlıkla el ele ilerliyor; nitekim muhafazakârlar topyekûn bir dönüşüme değil, tedrici bir değişimi arzuluyorlar. Demokratikleşme ise bu tedrici değişimi beraberinde getiriyor ve kavram ve söylem noktasında sol liberalizmin muhafazakârlıkla kurduğu ittifak ortaya çıkmış oluyor.
Sol liberal metodolojinin Weberyan tarih anlayışı, Laclau ve Mouffe’un Radikal Demokratikprojenin Marksizmi reddeden sosyalist stratejisine bağlılığı, SSCB’nin çökmesinin ardından oluşan yeni toplumsal hareketlerle birlikte bütünlüksüz kimlik siyaseti arayışına dönmesi ve tabiri caizse vitesi geri takmasının kapsamlı bir analizinin yapılmasının ardından Aladağ, yaptığı analizi Taraf gazetesi örneğine uyguluyor.
Aladağ, öncelikle Türkiye sol tarihine ve Taraf gazetesi yazarlarının gelmiş oldukları geleneklere bakıyor. Sonrasında ise Murat Belge’nin Althussercilikten “tarihi uzlaşmacılığa” olan yolculuğunu, Nabi Yağcı’nın TKP genel sekreterliğinden “alternatif kapitalizm” arzusuna,Halil Berktay’ın Aydınlık hareketinden “1 Mayıs’ta solcular kendilerini öldürdü” söylemine;Roni Margulies’in, Oya Baydar’ın, Melih Altınok’un ve diğerlerinin köşe yazılarına kadar Taraf gazetesinin derinlikli bir söylemsel analizini yaparak bunu ideolojik bir konumlandırmayla sistematize ediyor.
Aladağ, Taraf gazetesinin önemli gündemleri olan Ergenekon süreci, Sayıştay Kanunu’nda değişiklik, Anayasa Referandumu ve “yetmez ama evet” ve sol ve sosyalizm tartışmaları üzerinden sol liberal siyasetin Taraf gazetesi aracılığıyla AKP ile nasıl bir ittifak kurduğunu açıklıyor.
Aladağ, eklemlenme ya da ittifak olarak tarif ettiği şeyin iki siyasal parti veya örgütlülüğün anlaşmaları çerçevesinde kurduğu birlik kadar somut olmasa da türlü süreçlerdeki söylem ortaklığı olduğunu ifade ediyor. (sf. 246) Ayrıca Taraf gazetesi yazarlarının AKP ile söylem ve eylem birliğini nasıl savunduklarını köşe yazıları üzerinden ele alıyor.
Taraf gazetesi üzerine yazılan ilk kitap olan Hegemonya Yeniden Kurulurken Sol Liberalizm ve Taraf, Türkiye solundaki muhafazakâr eklemlenmeye ve onun etki alanının kapsamlı ve yalın bir analizini sunarken, hem teorik hem de siyasal pratik açısından sol liberalizm tartışmalarına eleştirel bir ışık tutuyor. (CS/HK)
* Aras Aladağ, Hegemonya Yeniden Kurulurken Sol Liberalizm ve Taraf, Patika Kitap, Araştırma-İnceleme Dizisi, 2013, 18.00 TL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder