7 Nisan 2012 Cumartesi

Hileli/İleri Demokraside İnsan Manzaraları! Neye niyet kime kısmet ve Manifestodan

Hakan Eken  05/03/2012   Sol-tartışma
Merhaba,
Bu gruba sık sık sol liberallere hitaben mailler atılıyor.
Grubumuzda bu kadar çoklar mı? Öyleyse derhal bu gruptan ayrılayım.
Sol liberaller kimlerdir? Ahmet Altan, Şahin Alpay gibi kişiler midir? Öyleyse eyvallah.
Yok eğer yazınızda atıfta bulunduğunuz kişilere, anayasa referandumu sırasındaki tutumlarından  dolayı Sol Liberal diyorsanız, eskinin goşist, sosyal faşist, revizyonist gibi grupların birbirlerine yaptıkları ithamların yeni bir servsiyonunu yapmış olusrunuz ki, buna hakkınız yok. Bu etiketlemenin sonu gelmez.
Evet Türkiye'de AKP, CHP, ANAP vb eliyle demokrasi geleceğini zannedenler olmuşsa yanılmışlardır, gelecekte de yanılacaklardır.
Yalnız demokrasi ve/veya sosyalizm mücadelesini AKP'ye indirgeyenler ve buna bağlı olarak AKP'nin mevcut derin devleti yenip, kendi düzenini kurduğunu zannedenler, çok çok daha büyük yanılgı içindedirler.
Zaten bir derin devlet heyulası ile Türkiye'yi ve dünyayı anlamaya çalışanlar gitsinler, TNT'de ömer çelakılın programlarını izlesinler, çok malzeme bulurlar.
Derin devlet, devletin doğal hallerinden birisidir, burjuva diktatörlüğü zaman zaman ihtiyaç duyduğunda birilerini kullanır. HİÇBİR DİKTATÖRLÜKTE SANDIKTAN ÇIKAN BİRİLERİNE KAN AKITMADAN TESLİM OLMAZ.
Bu gerçek bu kadar açıkken ve tarihte yüzlerce, binlerce kez yaşanmışken, Türkiye'de AKP'nin derin devletle sandıkta, mecliste ve medyada mücadele ederek, onu dize getirdiğini düşünüyorsanız fena halde yanılıyorsunuz demektir. Ya da birilerini yanıltmaya çalışıyorsunuz demektir.
Çok sevildiği için bu tabiri kullanmaya devam edelim: Derin Devletler (yani devletler) de zaman zaman evrim geçirirler, Bu evrimi geçiremeyen devletler ise yok olurlar. Bunun da yakın ve uzak tarihte pek çok örneği olmuştur.
Bizim Derin Devlet te 1990'lardan başlayarak bir evrim geçirmiştir. Evrim geçiremeyen ise CHP gibi sağ muhafazakar partilerle, Türk ve Kürt sosyalistleridir (milliyetçileri de epey evrim geçirmiştir).
AKP bu evrimin bir sonucudur, derin devlet denen şey, var olabilmek için, sosyal, siyasal, uluslararası ittifaklarında kısmen kendi dinamikleriyle, çokça da dışardan gelen dayatmalarla bir yenilenme geçirmekte, kendi içinde irili ufaklı tasfiyeler yapmaktadır.
CHP de son kurultayıyla bu sürece eklemlenmeye çalışmaktadır.
Bunun dışında tüm antidemokratik uygulamalar devam etmektedir.
Bunun olmayacağını zannedenler olduysa yanılmıştır tabii ki.
Dünyadaki küresel gelişmelerle paralel olarak, kapitalizm, hükmünü sürmek için düne kadar işbirliği yağtığı, askerler başta olmak üzere "ulusal" bürokrasi parazitlerini önemli ölçüde sıyırmaktadır. Burada bir değişim vardır ancak bu yazıya sığmayacaktır. Umarım ileride tekrar dönebilirim.
İnsanlar ve devletler ne kadar "ulusal", biricik olduklarını düşünürlerse düşünsünler, kapitalizmin, kendi ürettiklerini tüketecek, standart tüketim kölesi profiline dönüşmektedirler. Ancak insanların ve toplumların bilincindeki ulus fikri aynı hızla değişmediğinden, politikacıların malzemesi olmaya devam etmelerine neden olmaktadır. Bu durum çoğunluklar için de geçerlidir, azınlıklar için de geçerlidir.
Her zaman olduğu gibi ulusal ya da dini nedenlerle yapılmış görünen, ancak hammadde, enerji ve pazar mücadelesinden kaynaklanan savaşlar, daha saf bir biçimde cereyan etmektedirler. Sudan'ın bu konuda incelenmesi gerekir.
Son söz, bu AKP ve devamında gelecek partiler, daha çoook anayasa yapacaklar, uluslarından çok sermayeye hizmet edecek düzenlemeler getireceklerdir. Ancak sosyalistler dünyaya ulusalcı gözlüklerle bakmaya devam ettikleri sürece, 60'lı, 70'li yılların söyleminden ve o günlerin hayalini görmekten kurtulamayacaklardır.
EVET, Komünist Manifesto da birbuçuk asır önce ne demiş, bir bakalım:
Tüm üretim araçlarını hızla geliştirerek ve ulaşımı, iletişimi sonsuz kolaylaştırarak burjuvazi, en barbar ulusları da uygarlığa çekiyor. Ürettiği mallara koyduğu ucuz fiyatlar, tüm Çin Seddini temelden yıkacak, barbarların en inatçı yabancı düşmanlıklarını teslime zorlayacak ağır toplardır. Burjuvazi, tüm ulusları, eğer yerle bir olmak istemiyorlarsa burjuva üretim tarzına uymaya zorluyor; uygarlık diye kendi uygarlığını ithal etmeye, yani burjuva olmaya zorluyor onları. Tek kelimeyle, kendi istediği gibi bir dünya yaratıyor kendine.
Burjuvazi, kırı kent egemenliği altına soktu. Koskoca kentler yarattı, kentli nüfusu kırsal nüfusa göre büyük oranda artırdı ve böylece nüfusun önemli bir bölümünü kırsal yaşamın bönlüğünden kopardı. Köyü kente bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere ve köylü halkları burjuva halklara, Doğuyu da Batıya bağımlı hale getirdi.
Üretim araçlarının, mülkiyetin ve nüfusun parçalılığını adım adım ortadan kaldırıyor burjuvazi. Nüfusu bir çimento bağlamında bütünleyip, üretim araçlarını merkezleştiriyor ve mülkiyeti az kişinin ellerinde yoğunlaştırıyor. Bunun zorunlu sonucu ise siyasal merkezleşmeydi. Çıkarları, yasaları, hükümetleri ve gümrükleri farklı, bağımsız, hemen yalnızca ittifakları olan eyaletler, tek ulus, tek hükümet, tek yasa, tek ulusal sınıf çıkarı,tek gümrük sınırı içine sıkıştırıldı......
Saygı ve selamlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder