9 Şubat 2012 Perşembe

AKP’nin Dindar Yetiştirme Stratejisi


Muhalefet
Türkiye’de ‘laiklik-şeriatçılık’ tartışmasının işaret ettiği kamplaşmanın ötesinde, cemaatler eliyle topluma sirayet eden, içerden bir ele geçirme süreci tamamlanmış, bugün ise dine dayalı toplumsal yaşam devlet eliyle yukarıdan aşağıya geliştirilmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın ‘dindar bir nesil yetiştireceğiz’ sözü öylesine söylenmiş bir şey değil ‘stratejik bir yönelimin’ de ifadesidir. 

12 Eylül faşist darbesinin stratejik hedeflerinden birisi de kuşkusuz buydu. Türk-İslam sentezine dayanan yeni yönelim etrafında toplum ve yeni nesiller kuşatılarak bugünkü iktidarın yolunu açacak bir ideolojik hegemonya tesis edildi. Aynı dönemlerde Fethullah Gülen de ‘altın kuşak yetiştirerek iktidarın içerden ele geçirilmesinden’ söz ediyordu. Bugünün Türkiye’si işte bu yollardan geçerek inşa edildi. 

AKP, bugün iktidar gücüne de dayanarak gericiliği derinleştirmenin, yeni nesillerin bu doğrultuda yetiştirilerek kendi hegemonyalarını geleceğe taşımanın ve güçlendirmenin arayışını bir stratejik yönelim olarak tarif ediyor. Bu kuşkusuz, son yıllarda toplumsal alanın din eliyle düzenlemeye çalışılmasına dönük baskıların yeni bir adımıdır. 

Dinin devlet eliyle geliştirilmesi ve toplumun yukarıdan biçimlendirilmesi AKP’nin etrafında kümelenmiş olan liberal kesimlerin çokça eleştirisini yaptıkları ve Kemalizmle özdeş olarak tanımladıkları tepedencilikten başka bir şey değil. Misal 19 Mayıs kutlamalarına ‘gençliğin biçimlendirilmesine’ dönük militer kutlama olarak değerlendirilip karşı çıkılırken aynı yöntemin tezahüründen başka bir şey olmayan çocukların umreye gönderilmesi olumlanmaktadır. Ne yaparsa yapsın AKP’ye toz kondurmamakta kararlı olan bu takım, ‘dindar nesil yetiştirmeyi’ de yüzde 99’u Müslüman olan toplumun ‘aşağıdan’ bir taleple ‘bürokratik engelleri’ aşması olarak görebilir!

Bugün ortaya çıkan toplumu ve yeni nesilleri din temelli biçimlendirme siyaseti faşist rejimlerin bir yöntemidir. AKP de bugün devletleşerek edindiği güçle, elindeki baskı ve ideolojik aygıtları eliyle topluma format atmaya, yeni nesillere ‘tek tip elbise’ giydirmeye çalışmaktadır. 

Din toplumsal yaşamın düzenlenmesinin temel aracı haline getirilmekte, Diyanet de buna uygun olarak yeniden düzenlenmektedir. Diyanet’in ‘Dindar Toplum Strateji Planı’nda yer ‘çocuklarının umreye götürülmesi’, ‘çocuklar için dini kitaplar hazırlanması’, ‘aile danışmanlık hizmetleri’ Diyanet’in toplum mühendisliğinin en önemli araçlarından birisi olarak işlevlendirildiğini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Kürt sorununun ‘çözümü’ için AKP’nin gündeme getirdiği ‘melelerin’ Diyanet kadrosuna alınması da yine bunun bir parçası olarak görülebilir. 

Türkiye’de ‘laiklik-şeriatçılık’ tartışmasının işaret ettiği kamplaşmanın ötesinde, cemaatler eliyle topluma sirayet eden, içerden bir ele geçirme süreci tamamlanmış, bugün ise dine dayalı toplumsal yaşam devlet eliyle yukarıdan aşağıya geliştirilmektedir. Kimsenin bir ‘şeriat ilanını’ beklemesine gerek kalmaksızın, AKP ve Cemaat’in temsil ettiği emperyalizmle uzlaşmış bir İslamcılık adım adım yerleşik hale getirilmekte, toplumsal hayat buna göre biçimlendirilmektedir. 

AKP’nin, demokrasiyi geliştirdiği söylemlerinin altında yerleşikleşmeye başlayan yeni Türkiye’nin temel karakterinden birisi gericiliğin derinleşmesidir. Buna karşı mücadele ise bir yanıyla laikliğin savunulması, gerçek anlamda özgürlükçü bir laikliğin yerleşmesi yönünde bir mücadeleyi gerekli kılarken, aynı zamanda toplum içerisinde özgürlükçü, ilerici düşünce ve değerlerin geliştirilmesine dayanan bir devrimci siyasetle mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder