3 Ekim 2011 Pazartesi

Solun ortaklaşmadan önce sorunlarını çözmesi gerek

BirGün  30/09/2011 
TKP Merkez Komite Üyesi ve gazetemiz yazarı Metin Çulhaoğlu, bugün için Türkiye’de sosyalizmin ve sosyalist hareketin hemen her cepheden kuşatılmış, kendi alanına sıkıştırılmış durumda olduğunu ifade ediyor.

Çulhaoğlu: “Bunu söylerken, hiş kuşkusuz, açıkça sosyalist bir Türkiye’yi hedefleyen, bu hedef doğrultusunda mücadele veren örgütlü siyasal hareketleri kastediyorum. Yoksa bu ülkede henüz bir ‘sınıf hareketi’ bütünlüğüne ulaşmamış da olsa yer yer görülen sınıfsal çıkışlar, kapitalizm karşıtı tepkiler, kapitalizmin metalaştırma ve kar oburluğuna karşı mevzi direnişler vardır. Sorun, bu çıkışların, tepkilerin ve direnişlerin henüz toplumun tüm kesimlerini etkileyememesi ve örgütlü sosyalist odakların buralara yeterince nüfuz edememesidir.”

MUHALEFET MARJİNALİZE EDİLİYOR
Metin Çulhaoğlu, bu dağınıklığın ve kopukluğun nedenlerini, 30 yıl geriye giderek, 12 Eylül’le başlayan süreci dikkate alarak tespit edebileceğimizi söylüyor. Ancak, bir gerçeği de hiç unutmamamız gerektiğini ifade eden Çulhaoğlu: AKP, 12 Eylül zihniyetinin en sadık ve “ilerletici” mirasçısı olduğunu göstermiştir; son 9 yıl içinde, ama doğrudan zor ve şiddetle, ama kimi ideolojik ve siyasal manipülasyonlarla direnmeyi, örgütlenmeyi ve mücadeleyi bu ülke insanının gözünde bir “suç” veya “aykırılık” saydırtacak mahareti sergilemiştir.” Çulhaoğlu, AKP iktidarının, kullandığı zor’u aynı zamanda mevcut durumu onaylatıcı ideolojisiyle takviye etme, onaylatıcı ideolojisinde ise zor’un, zorlamanın öğelerine yer verme anlamında Türkiye’deki geçmiş burjuva iktidarlar arasında özel bir yere oturduğunu belirtti. AKP’nin, toplumun geniş kesimleri üzerinde ideolojik hegemonya kurabildiği için istediği zaman zor’a fütursuzca başvurabildiğini söyleyen Çulhaoğlu: “Zora başvurulan her durumda ise bu kullanım edilgenleştirici, hareketsizliğe itici ideolojik salgısını toplumun dokusuna yaymaktadır” dedi.

ORTAK MÜCADELE: GERİCİLİĞE, EMPERYALİZME, KAPİTALİZME VE AKP’YE
Metin Çulhaoğlu, Türkiye sosyalist hareketinin ortaklaşabileceği ve ortaklaşmaması gereken alanı şu şekilde açıklıyor: Bu söylenenler, sosyalist hareketin hem düzene ve iktidara karşı mücadelesinde hem de yer yer görülen hareketlenme, tepki ve direnişlerle kuracağı ilişkilerde tarz, yaklaşım, söylem ve pratik anlamında yaratıcı, yenilikçi ve deneyselci olmasını gerektirmektedir. “Yaratıcılık”, “yenilikçilik” ve “deneyselcilik” ise en başta bir el rahatlığını öngörür. Daha açık konuşmak gerekirse, Türkiye sosyalist hareketinin örgütlü müfrezeleri, kapitalizme, emperyalizme, gericiliğe ve bugünkü AKP iktidarına karşı hep birlikte yapabilecekleri birtakım ortak işlerin ötesinde, bu topluma nüfuz edip onu canlandıracak, hareketlendirecek kendi özel girişimlerinde “serbest” olmalıdırlar. Böyle bir el rahatlığının ve serbestliğinin olası getirileri, ortak paydalara veya asgari müştereklere feda edilmemelidir.

SOL TOPLUMU AYAĞA KALDIRMALI
Çulhaoğlu, ortaklaşmaların mümkün ama asıl izlenmesi gereken yolun sol örgütlenmelerin kendi sorunlarının çözüm yollarını bulması olduğunu söyledi. Çulhaoğlu, bu tezini şöyle açıklıyor: Türkiye sosyalist hareketi, bunları temelden, toplumun ve yaşamın içinden besleyecek damarlara yeni ve özgün yollarla ulaşmadıkça, birleşmelerin, ortaklaşmaların, cepheleşmelerin veya çatılaşmaların etkisi de sınırlı kalacaktır. Bunlar, Türkiye sosyalist hareketinin Kürt halk hareketi ve siyaseti ile ilişkileri söz konusu olduğunda da gözetilmesi gereken hususlardır. Bu hareket ve siyaset, yeni örgütlenme/partileşme formlarıyla ülkenin başka coğrafyalarına barış, kardeşlik ve demokrasi temalarıyla elbette gidebilir ve gitmelidir. Ancak, bu coğrafyalarda ele avuca gelir, ulusal sorunun çözümü ötesinde başka hedeflere de odaklı, demokrasiden ve sosyalizmden daha başka şeyler anlıyor olsa bile kendisine dost eli uzatan sosyalist örgütlenmeler bulamadığında etkisi çok sınırlı kalacak, bu yüzden belki kendisi de hiç istemediği halde yeniden kendi coğrafyasına çekilmek zorunda kalacaktır.

Kürt sorunu “Türkiye’nin bir numaralı sorunu” olabilir; ancak bu bir numaralı sorunun gerçek anlamda çözümünün bir numaralı önkoşulu da Türkiye sosyalist hareketinin kendi sorunlarını çözmesidir.
Yazının aslı:  http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1317379714&year=2011&month=09&day=30


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder