15-16 EKİM 2011 Murat ÜNER TUSTAV
Değerli Arkadaşlar,
Sevgili Yoldaşlar.
Türkiye Komünist Partisi olarak Kongre Girişimi Hareketini selamlıyoruz. Kongre Girişimi’nin bugün bu duruma getiren süreçte emeği geçen, mesaisini bu çalışmanın başarısına adayan Hazırlık Grubu üyelerini kutluyoruz, kendilerine teşekkür ediyoruz.
Emek, Barış, Demokrasi ve Özgürlük Güçleri, belki de partimizin önderleri Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı Kemalist İktidar tarafından katledileliberi ve Türkiye Cumhuriyeti kurulalıberi ilk defa belirli bir partinin tekelinde olmayan, ulusal, dinsel, kültürel, siyasi geniş bir demokratik yelpazeyi kapsayan, halkın içinde doğan, tabanda yankı bulan ve gelişen bir muhalefet hareketine kavuşuyor.
Ulusal Kurtuluş Savaşında 1921 yılına kadar, komünistlerden ittihatçılara değişik siyasi eğilimlerin, islamcıların, gayrimüslimlerin, Kürtlerin, Lazların , Çerkezlerin, Yeşil Ordu ve Ege, Lazistan ile Kürdistan’da oluşan gerilla birlikleri ve çetelerin mücadelesi belirleyici olmuştur. Komünistler bu savaşın içinde ve başında olmuşlar, Kızıl Alaylar, Mustafa Kemal İngiliz Emperyalistleri ile anlaşıp kendi düzenli ordusunu kurana kadar sonuç alıcı rol oynamışlardır.
Kemalistler 1921’den sonra namluyu nasıl o güne kadar en büyük desteği aldığı Kürtlere ve Komünistlere çevirmişler ise, daha sonraki yıllarda da terör ve katliamlarla, baskı ve tutuklamalar ile Kürtleri ve Komünistleri sürekli baş düşmanları olarak nitelemişlerdir. “Vatan haini bölücüler” etiketi bugünlere dek bizlere uygun görülmüştür.
12 Eylül 1980 faşist cuntası barış ve demokrasi güçlerini, devrimci, sosyalist, komünist hareketleri ezip geçerken, etkileri bugünlere kadar süren ağır tahribatlar yaratırken, Kürt Özgürlük Hareketi 1983 senesinde gerçekleştirdiği Ağustos Atılımı ile egemen güçlerin perspektiflerini alt üst etmiştir. 30 yıldır kıran kırana süren mücadele halkın gücünün 1 milyonluk tam teçhizatlı bir NATO ordusundan daha güçlü olduğunu ispat etmiştir.
Kürt Özgürlük Hareketi ulusal ve toplumsal mücadeyi diyalektik olarak uyumlaştırmış ve Kürt ulusal mücadelesini bugün Türkiye halklarının toplumsal mücadelesi ile birleştirme becerisini göstermiştir. Bu günlerde düzenlediğiniz bu toplantı da, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun 36 milletvekili ile TBMM’ye girmesi de bu mücadelenin ve bu becerinin eseridir.
TKP, Kongre Girişim Hareketinin taslak olarak sunduğu “Kongre Girişimi Program Taslağı”nı antiemperyalist demokratik halk devrimi aşamasının asgari programı için biçimlenen bir program taslağı olarak nitelendiriyor. 1921 yılından beri yasaklı olan partimiz, bu sebepten dolayı maalesef Kongre Girişiminde kendi adıyla açıkça yer alamıyor.
Ne ki, parti örgütlerimiz ve yoldaşlarımız, çalıştıkları yerlerde, yerleşim bölgelerinde, sendikalar, kadın ve gençlik hareketleri içinde, kısacası bulundukları her alanda bu çalışmanın içinde yer almaktadırlar. Kongre Girişimi tam olarak şekillenene dek Barış ve Demokrasi Partisi – BDP’yi destekleyen kadrolarımız çalışmalarını bu çerçevede yürütmektedirler. Bu şekilde görüş ve önerilerimizi kollektif iradeye katkıda bulunmak üzere sürece sunmaktayız.
Değerli Arkadaşlar, Yoldaşlar,
Türkiye’de Kürt Ulusal Sorunu çözülmedikçe, siyasi, kültürel ve ulusal düzenlemeler gerçekleşmedikçe, Türkiye İşçi Sınıfı Hareketi üzerindeki siyasi yasaklar kalkmadıkça, barış ve demokrasi ortamının sağlanması mümkün değildir.
Bazı arkadaşlarımızın belirttiği gibi Kongre Girişimi Programı'nın çok fazla Kürt sorununa endeksli olma eleştirisi bize göre yerinde değildir.
Kürt Halkı’nın 90 senedir maruz kaldığı baskı, katliam, asimilasyon ve “mahrumiyet” politikaları, Türkiye’de demokrasi sorununun Kürt Halkı'nın özgürlük sorunundan bağımsız olarak çözülemeyeceğinin ispatıdır.
Kürt Halkı'nın mücadelesinin bugün için Türkiye’de sınıf mücadelesinin en aktif kesimini oluşturduğu ve buna koşut olarak örgütlenmesini de geliştirmesi gerçeği, ilaveten dikkate alınması gereken belirleyici bir unsurdur.
Kürt devrimci demokratik güçleri, oluşturdukları politikaları sadece ulusal çerçeve ile sınırlı tutmamaktadırlar. Tam tersine Türkiye’de yaşayan bütün halkların, işçi sınıfının, kent yoksullarının, köylülerin ve tarım emekçilerinin sorunlarının çözümü için perspektifler geliştirmektedirler. Bugünkü toplantınız bunun en somut göstergesidir.
Türkiye Komünist Partisi- TKP, bu mücadelede ikircimsiz olarak sizinle beraber olacaktır!
Bu bağlamda müsaadenizle size bir öneride bulunmak istiyoruz. Hepimizin bildiği gibi Kürecik’te NATO Üssüne Füze Kalkanı kurma kararı alındı.
Füze kalkanı Kürecik’te, füzeler Romanya’da, komuta merkezi Almanya’da.
Kime karşı, neden ? Bunun yanıtını kimse vermiyor. Sadece füze üssü değil füze kalkanı kuruyoruz diyorlar. Yarın füze kalkanı herhangi bir çatışma durumunda ilk hedef olmayacak mı ? Bu durumda da orayı korumak için, savunma amacıyla füze yerleştirdik dıyecekler. Bütün bir bölge tehlikeli bölge halini alıyor.
Halklarımız, Almanya’daki komuta merkezinde, Pentagon’dan emir alıp düğmeye basacak olanların kaderine terkediliyor.
Davul kucağımızda, tokmak yine başkalarının elinde.
Kongre Girişimi olarak bu konuda yığınlara malolacak bir direniş hareketi başlatmanız gerçekçi ve mümkündür.
Toplumun bütün kesimlerini kapsayacak ve çok geniş siyasi bir yelpazeyi de içerebilecek böyle bir hareket Pentagon’un, NATO’nun ve onların işbirlikçisi AKP hükümetini geri adım atmaya zorlayabilir.
Somut önerimiz şudur: Madem ki kendilerini demokrat ilan ediyorlar, o zaman bu konuda halkın görüşünü alsınlar.
Kürecik Füze Kalkanı için Referandum!
Bölgesel veya genel çapta böyle bir Referandum kararı aldırmak için parlamento içinde ve dışında yığınları da kapsayacak etkin bir kampanyayı örgütlemenin bizce nesnel ve öznel koşulları mevcuttur.
Bu öneriyi Divanınıza toplantınızda değerlendirmek için sunuyoruz.
Bu duygu ve düşünceler ile Kongre çalışmalarınıza üstün başarılar diler yoldaşça selamlarımızı iletiriz.
PKK Başkanı Abdullah Öcalan ve tüm KCK tutsakları koşulsuz serbest bırakılmalıdır !
Tüm askeri ve polisiye operasyonlar derhal durdurulmalı, Barış müzakereleri tekrar başlatılmalıdır!
Türkiye Kürdistanı Füze Üssü değil, Barış Üssü olmalıdır!
Yaşasın Türk, Kürt ve diğer uluslardan halkların Emek, Barış, Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesi !
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !
Türkiye Komünist Partisi-TKP
Geçici Merkez Komitesi Sekreterliği
14 Ekim 2011
Yazının aslı: http://groups.yahoo.com/group/tustav/message/34505
Değerli Arkadaşlar,
Sevgili Yoldaşlar.
Türkiye Komünist Partisi olarak Kongre Girişimi Hareketini selamlıyoruz. Kongre Girişimi’nin bugün bu duruma getiren süreçte emeği geçen, mesaisini bu çalışmanın başarısına adayan Hazırlık Grubu üyelerini kutluyoruz, kendilerine teşekkür ediyoruz.
Emek, Barış, Demokrasi ve Özgürlük Güçleri, belki de partimizin önderleri Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı Kemalist İktidar tarafından katledileliberi ve Türkiye Cumhuriyeti kurulalıberi ilk defa belirli bir partinin tekelinde olmayan, ulusal, dinsel, kültürel, siyasi geniş bir demokratik yelpazeyi kapsayan, halkın içinde doğan, tabanda yankı bulan ve gelişen bir muhalefet hareketine kavuşuyor.
Ulusal Kurtuluş Savaşında 1921 yılına kadar, komünistlerden ittihatçılara değişik siyasi eğilimlerin, islamcıların, gayrimüslimlerin, Kürtlerin, Lazların , Çerkezlerin, Yeşil Ordu ve Ege, Lazistan ile Kürdistan’da oluşan gerilla birlikleri ve çetelerin mücadelesi belirleyici olmuştur. Komünistler bu savaşın içinde ve başında olmuşlar, Kızıl Alaylar, Mustafa Kemal İngiliz Emperyalistleri ile anlaşıp kendi düzenli ordusunu kurana kadar sonuç alıcı rol oynamışlardır.
Kemalistler 1921’den sonra namluyu nasıl o güne kadar en büyük desteği aldığı Kürtlere ve Komünistlere çevirmişler ise, daha sonraki yıllarda da terör ve katliamlarla, baskı ve tutuklamalar ile Kürtleri ve Komünistleri sürekli baş düşmanları olarak nitelemişlerdir. “Vatan haini bölücüler” etiketi bugünlere dek bizlere uygun görülmüştür.
12 Eylül 1980 faşist cuntası barış ve demokrasi güçlerini, devrimci, sosyalist, komünist hareketleri ezip geçerken, etkileri bugünlere kadar süren ağır tahribatlar yaratırken, Kürt Özgürlük Hareketi 1983 senesinde gerçekleştirdiği Ağustos Atılımı ile egemen güçlerin perspektiflerini alt üst etmiştir. 30 yıldır kıran kırana süren mücadele halkın gücünün 1 milyonluk tam teçhizatlı bir NATO ordusundan daha güçlü olduğunu ispat etmiştir.
Kürt Özgürlük Hareketi ulusal ve toplumsal mücadeyi diyalektik olarak uyumlaştırmış ve Kürt ulusal mücadelesini bugün Türkiye halklarının toplumsal mücadelesi ile birleştirme becerisini göstermiştir. Bu günlerde düzenlediğiniz bu toplantı da, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun 36 milletvekili ile TBMM’ye girmesi de bu mücadelenin ve bu becerinin eseridir.
TKP, Kongre Girişim Hareketinin taslak olarak sunduğu “Kongre Girişimi Program Taslağı”nı antiemperyalist demokratik halk devrimi aşamasının asgari programı için biçimlenen bir program taslağı olarak nitelendiriyor. 1921 yılından beri yasaklı olan partimiz, bu sebepten dolayı maalesef Kongre Girişiminde kendi adıyla açıkça yer alamıyor.
Ne ki, parti örgütlerimiz ve yoldaşlarımız, çalıştıkları yerlerde, yerleşim bölgelerinde, sendikalar, kadın ve gençlik hareketleri içinde, kısacası bulundukları her alanda bu çalışmanın içinde yer almaktadırlar. Kongre Girişimi tam olarak şekillenene dek Barış ve Demokrasi Partisi – BDP’yi destekleyen kadrolarımız çalışmalarını bu çerçevede yürütmektedirler. Bu şekilde görüş ve önerilerimizi kollektif iradeye katkıda bulunmak üzere sürece sunmaktayız.
Değerli Arkadaşlar, Yoldaşlar,
Türkiye’de Kürt Ulusal Sorunu çözülmedikçe, siyasi, kültürel ve ulusal düzenlemeler gerçekleşmedikçe, Türkiye İşçi Sınıfı Hareketi üzerindeki siyasi yasaklar kalkmadıkça, barış ve demokrasi ortamının sağlanması mümkün değildir.
Bazı arkadaşlarımızın belirttiği gibi Kongre Girişimi Programı'nın çok fazla Kürt sorununa endeksli olma eleştirisi bize göre yerinde değildir.
Kürt Halkı’nın 90 senedir maruz kaldığı baskı, katliam, asimilasyon ve “mahrumiyet” politikaları, Türkiye’de demokrasi sorununun Kürt Halkı'nın özgürlük sorunundan bağımsız olarak çözülemeyeceğinin ispatıdır.
Kürt Halkı'nın mücadelesinin bugün için Türkiye’de sınıf mücadelesinin en aktif kesimini oluşturduğu ve buna koşut olarak örgütlenmesini de geliştirmesi gerçeği, ilaveten dikkate alınması gereken belirleyici bir unsurdur.
Kürt devrimci demokratik güçleri, oluşturdukları politikaları sadece ulusal çerçeve ile sınırlı tutmamaktadırlar. Tam tersine Türkiye’de yaşayan bütün halkların, işçi sınıfının, kent yoksullarının, köylülerin ve tarım emekçilerinin sorunlarının çözümü için perspektifler geliştirmektedirler. Bugünkü toplantınız bunun en somut göstergesidir.
Türkiye Komünist Partisi- TKP, bu mücadelede ikircimsiz olarak sizinle beraber olacaktır!
Bu bağlamda müsaadenizle size bir öneride bulunmak istiyoruz. Hepimizin bildiği gibi Kürecik’te NATO Üssüne Füze Kalkanı kurma kararı alındı.
Füze kalkanı Kürecik’te, füzeler Romanya’da, komuta merkezi Almanya’da.
Kime karşı, neden ? Bunun yanıtını kimse vermiyor. Sadece füze üssü değil füze kalkanı kuruyoruz diyorlar. Yarın füze kalkanı herhangi bir çatışma durumunda ilk hedef olmayacak mı ? Bu durumda da orayı korumak için, savunma amacıyla füze yerleştirdik dıyecekler. Bütün bir bölge tehlikeli bölge halini alıyor.
Halklarımız, Almanya’daki komuta merkezinde, Pentagon’dan emir alıp düğmeye basacak olanların kaderine terkediliyor.
Davul kucağımızda, tokmak yine başkalarının elinde.
Kongre Girişimi olarak bu konuda yığınlara malolacak bir direniş hareketi başlatmanız gerçekçi ve mümkündür.
Toplumun bütün kesimlerini kapsayacak ve çok geniş siyasi bir yelpazeyi de içerebilecek böyle bir hareket Pentagon’un, NATO’nun ve onların işbirlikçisi AKP hükümetini geri adım atmaya zorlayabilir.
Somut önerimiz şudur: Madem ki kendilerini demokrat ilan ediyorlar, o zaman bu konuda halkın görüşünü alsınlar.
Kürecik Füze Kalkanı için Referandum!
Bölgesel veya genel çapta böyle bir Referandum kararı aldırmak için parlamento içinde ve dışında yığınları da kapsayacak etkin bir kampanyayı örgütlemenin bizce nesnel ve öznel koşulları mevcuttur.
Bu öneriyi Divanınıza toplantınızda değerlendirmek için sunuyoruz.
Bu duygu ve düşünceler ile Kongre çalışmalarınıza üstün başarılar diler yoldaşça selamlarımızı iletiriz.
PKK Başkanı Abdullah Öcalan ve tüm KCK tutsakları koşulsuz serbest bırakılmalıdır !
Tüm askeri ve polisiye operasyonlar derhal durdurulmalı, Barış müzakereleri tekrar başlatılmalıdır!
Türkiye Kürdistanı Füze Üssü değil, Barış Üssü olmalıdır!
Yaşasın Türk, Kürt ve diğer uluslardan halkların Emek, Barış, Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesi !
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !
Türkiye Komünist Partisi-TKP
Geçici Merkez Komitesi Sekreterliği
14 Ekim 2011
Yazının aslı: http://groups.yahoo.com/group/tustav/message/34505
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder