3 Mayıs 2011 Salı

1 Mayıs’ı düşünmek

Adil BAYRAM 02.05.2011 Özgür Gündem


Dün 1 Mayıs Emekçi Bayramı her alanda coşkuyla kutlandı. 1 Mayıs, işçi ve emekçilerin "Birlik, dayanışma ve mücadele günü" olarak şimdiye kadar yaşandı. Reel sosyalizm döneminin gösterişli kutlamaları kadar olmasa da, bu yılki kutlamaların "Özgür İnsanlık Bayramlarından biri olma" bilincine daha yakın gerçekleştiği söylenebilir.

Hiç kuşkusuz 1 Mayıs Bayramı'nın özgür insanlık doğasıyla bağı vardır. Emeğin özgürlüğü anlamında insanlığın özgür duruşuyla bağlıdır. Kendini özgürlük ve eşitlik olarak tanımlayan sosyalizmin en yaygın ve kalıcı simgelerinden biridir. Bu nedenle 1 Mayıs'ı doğal toplumun bir simgesi olarak kabul etmek gerekir.

En genel anlamda baskı ve sömürü demek olan devletçi sisteme karşı da politik ve ahlaki toplum gerçeği çok değişik özgürlük akımlarıyla sürekli direnmiştir. İnsanlığa yön veren bu büyük özgürlük akımlarının en sonuncusunun sosyalizm olduğu tartışmasızdır. Yirminci yüzyılda sosyalizm adına yürütülen mücadele ve sağlanan gelişmeler insanlığın özgürlük tutkularını çok daha güçlü ve canlı hale getirmiştir.

Ne yazık ki, reel sosyalizmin çözülüşü geçici de olsa bu tutku ve canlılığı biraz zayıflatmıştır. Hiç kuşku yok ki, reel sosyalizmin daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir yaklaşımla ilerletilememesi buna yol açmıştır. Neredeyse değişim bilimi olması gereken sosyalizm tutucu ve dogmatik kılınarak bunalımlı ve alternatif sistem olamayan bir duruma düşürülmüştür.

Son yıllarda teorik ve örgütsel planda bu durumu aşmaya dönük çabalar gittikçe yoğunlaşmaktadır. Ciddi bir araştırma-inceleme ve tartışma düzeyi yaşanmaktadır. Özellikle PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın eleştirel ve yeniden inşa edici yaklaşımları dikkat çekmektedir. Özgürlük ve eşitlik anlamındaki sosyalizmi devletçi paradigmadan kopartarak demokratik toplum paradigmasıyla birleştirmesi, demokratik sosyalizmi yirmibirinci yüzyılda da insanlığa yön veren bir bilim haline getirmektedir.

Hiç kuşkusuz sosyalizmin devlet egemenliğinden kurtarılması, ona yapılan en önemli katkı ve en büyük iyilik olmaktadır. Yoksa baskı ve sömürü demek olan devletle, özgürlük ve eşitlik demek olan sosyalizmi birlikte başarıya götürmek tutarlı ve mümkün değildir. Tersine demokrasi ve toplum ile birleştirilen sosyalizm, özgürlük ve farklılıklara dayanan eşitlik özüyle daha çok bütündür.

Teorik ve pratik alanda sağlanan gelişmeler, demokratik sosyalist hareketi yeniden insanlık için bir kurtuluş aracı haline getirmektedir. Bu da 1 Mayısları daha anlamlı, anlaşılır ve özüne uygun kutlanır kılmaktadır. Nitekim 2011 yılı 1 Mayıs'ında bu gerçeklik daha somut görülmüştür.

Ülkemiz bu 1 Mayıs'ı 12 Haziran genel seçim sürecinin etkisi altında yaşamıştır. Adeta 1 Mayıs kutlamaları ile seçim etkinlikleri içiçe geçmiştir. Bu sürece damgasını vuran en önemli gelişme, "özgür emek" eğiliminin diğer toplumsal özgürlük eğilimleriyle birleşerek "Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu"nu oluşturması olmuştur.

Diğer bir ifadeyle "Demokratik Ulus Bloğu" da diyebileceğimiz bu ittifak, toplumumuzdaki bütün özgürlük eğilimlerinin bileşkesi olarak demokratik toplum gerçeğini temsil etmektedir. Bu temelde de AKP, CHP ve MHP'nin oluşturduğu devletçi ve iktidarcı bloğa karşı alternatif bir blok olmaktadır.

"Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu" özgür emeği diğer özgürlüklerle, işçi ve emekçiyi de diğer özgürlükçü toplum kesimleriyle buluşturan ve birleştiren önemli bir oluşumdur. Bu temelde işçi ve emekçilere doğru ve gerçek adres olmakta ve birleşip örgütlenecekleri gerçek yeri göstermektedir. Bu 1 Mayıs'ın ülkemiz ve toplumumuz açısından en önemli bir kazanımı da budur.

Şimdiye kadar dar ve dogmatik ideolojik eğilimler ve devletçi düzene bağlı sarı sendikacılık elinde işçi ve emekçilerin sürekli aldatıldıkları dikkate alınırsa, bu yeni Blok oluşumunun ne kadar önemli olduğu çok daha iyi anlaşılır. Kaldı ki hâlâ da işçi ve emekçileri bölmeye ve AKP-CHP'ye peşkeş çekmeye çalışan eğilim ve kişilikler mevcuttur. Kimisi bunu "Emek", kimisi "Özgürlük", kimisi de "Devrimcilik" adına yapmaktadır. Böyleleri 1 Mayısların da içini boşaltmaya ve kendi çıkarları için kullanmaya çalışmaktadırlar.

Ancak artık eskisi gibi başarılı olamayacakları da açıkça görülmektedir. Çünkü tüm toplumla birlikte işçi ve emekçiler de artık çok daha bilinçlidir. Bir de doğru adres olarak Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu vardır. İşçi ve emekçilerin bu bloğu kendi kurtuluş araçları olarak görüp seçimde de, sonrasında da daha çok destek ve katılım gösterecekleri açıktır. 1 Mayıs kutlamaları bu gerçeği de açıkça göstermiştir.

1 Mayıs'ı düşünürken elbette Taksim kutlamalarını ve 1977 1 Mayıs'ını hatırlamamak ve onlarca özgür emek kahramanını anmamak mümkün değildir. Çünkü 1 Mayıs 1977'nin hem kontrgerilla saldırganlığı ve hem de ona karşı yiğitçe direniş içinde belirgin bir yeri vardır.

Şehit işçileri anmayı ve onların mücadelesine sahip çıkmayı ifade eden 1 Mayıs'ın, sosyalizmin mücadeleci özünü de çok iyi temsil ettiği ortadadır. İnsanlığın şimdiye kadar bu uğurda milyonlarca kahraman şehit verdiği açıktır. 1 Mayıs ve sosyalizmi adlarına layık yapan da bu gerçekliktir.

Yeni bir 1 Mayıs Emekçi Bayramı kutlanırken, bu temelde tüm 1 Mayıs ve sosyalizm şehitlerini saygıyla anıyorum. Tüm işçi ve emekçilerin Emek ve Özgürlük Bayramları'nı kutluyorum!..

http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=10704&haberBaslik=1 Mayıs'ı düşünmek&action=haber_detay&module=nuce&authorName=Adil BAYRAM&authorID=20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder