1 Nisan 2011 Cuma

Zekeriya Öz neden görevden alındı?

Ali bayramoğlu  31/03/2011  KÜYEREL
Zekeriya Öz, dün, HSYK kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili yapıldı. Bu terfi yanında Öz'ün özel yetkileri de yeni görevi dolayısıyla elinden alınmış oldu. Öz artık, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı değil.
Neler oluyor?
Düşünürken ve anlamaya çalışırken kimi "ezberleri bozmak" ta fayda var.
Ergenekon soruşturması ve davasına kökten karşı olan bir önceki HSYK, Zekeriya Öz'ün görevden alınması için pek çok girişimde bulunmuş, bu girişimler her seferinde Adalet Bakanı, dolayısıyla siyasi iktidar tarafından engellenmişti.

Anayasa değişikleri sonrası oluşan HSYK ise siyasi iktidarla da Ergenekon soruşturma süreciyle de barışık bir yapıya sahip. Öz'ün görev yerini değiştiren, Öz'ü Ergenekon soruşturmasından uzaklaştıran da bu HSYK. Siyasi iktidarın ise bu kez engelleme, durdurma girişimi hiçbir şekilde söz konusu değil.
O zaman durumu nasıl açıklamalı?
Akla iki ihtimal gelecektir.

1. Devlet içinde siyasi iktidar, yüksek yargı ve muhtemelen askerin dâhil olduğu yeni bir ittifak söz konusudur. Bu ittifak Ergenekon davasının (dolayısıyla Balyoz ve Kafes'in de) yavaşlatılmasına giden bir hat üzerinde oluşmuştur.

2. Siyasi iktidar Ergenekon sürecinin git gide hukuk rayından çıkan bir görüntü vermesinden kendi meşruiyeti açısından rahatsızlık duymaktadır. Ayrıca son gelişmelerin (gazeteci tutuklamaları, kitap baskınları ve toplatılması) yarattığı tepki HSYK ve siyasi iktidarı tedbir alma, devreye girme konusunda harekete geçirmiştir.


Bu ihtimallerden birincisi hiç şüphe yok ki, sık dile getirilecektir, her iki cephe de buna sarılacaktır.

Ancak geçerli olanın ikinci ihtimal olduğunu sanıyor, görev değişikliğinin Ergenekon sürecinin hukuki raya oturtulması arayışı çerçevesinde yapıldığını, HSYK'nın tasarrufu ile Adalet Bakanlığı'nın eğiliminin kesiştiğini düşünüyoruz.

Bizce olan budur...

Umalım öyle olsun...

Ancak şu aşamada birkaç hususun altını özellikle çizmek gerekiyor.

- Zekeriya Öz Türk hukuk tarihine cesaretiyle ve attığı adımlarla geçen, demokratikleşme sürecinde katkıları her zaman anılacak bir isimdir.

Yaptığı görev, görevi sırasında siyasi iradenin arkasında durma ne denli demokratik arayışların bir sonucu ise, bugün bu görevden alınıyor olması da o denli demokrasinin bir gereğidir.

Öz son dönemlerde hukuk ve demokrasi sınırlarlarını zorlayan kimi uygulamalarla "hukuki yorgunluk" belirtileri göstermiştir. Örneğin Öz'ün yazdığı iddianameler ve ekleri hukuk devleti öykümüzün "artı hanesi"ne yazılırken, kaleme aldığı kitap bulunduran her şüphelinin tespiti ve aranmasını ima eden savcılık talimatı aynı öykünün "eksi hanesi"nde en ön sıralarda yer alacaktır.

- Ergenekon ve benzeri davaların bundan sonraki seyrini bu görev değişikliklerinden hareketle okumaya kalkmak yanlış olur. İstikamet biraz da topluma, toplum siyaset ilişkisine bağlıdır. Bu noktada en önemli husus Türkiye'deki ortak demokratik aklın ve kamuoyunun gücüdür. Nitekim kamuoyu demokrasi konusunda ses yükseltmiş, Ergenekon sürecine destek veren pek çok isim, son uygulamalar karşısında dikkat kesilmiş ve tavır almıştır.


Kamuoyu demişken...

Toplum siyaset ilişkisi çok önemlidir ve kamuoyu gücü çift yönlüdür.

Bu açıdan Akif Beki'nin şu satırlarını bir kenara not etmek gerek:

"Ergenekon lügatinin bu derece yaygın kullanıma ulaşması, genel bir toplumsal kabule mazhar olması ürkütüyor beni. Cunta taraftarlarını mazur görebilirim... Ancak, cunta karşıtları açısından ciddi bir tehlike söz konusu... Zira dil, bir süre sonra yöntemini de dayatmaya başlar... Egemen dil, zihin süreçlerimizi, düşünüş biçimlerimizi tayin ediyor. Hangi kavramlarla konuşuyorsak, onlardan farklı olanla düşünmüyoruz. Analiz kapasitemizi nasıl sınırlandırdığını, bir düşünme aracı olarak Ergenekon dilinin melekelerimize ne yaptığını fark edemiyoruz..."

Dikkat ve rahat...
http://www.kuyerel.com/modules/AMS/article.php?storyid=5506

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder