19 Şubat 2017 Pazar

DEVLETİN KÖKENİ SÖMÜRÜ VE DEVLET

Çetin Sefidan  17.02.2017

Şüphesiz ki tarih boyunca “DEVLETİN KÖKENİ” konusunda, çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

Bunların başlıca olanlarının içinde en eski olanı, devletin ailenin çoğalmasından meydana geldiği görüşüdür.

Bu günümüzde de KLAN ve AŞİRETLER DEVLERLER şeklinde görülmektedir.
Günümüzde özellikle ORTA DOĞU ’da tek aşiretin egemenliğinde ki devletler oldukça yaygın olarak varlığını sürdürmektedirler.


SINIFSAL ÖZ SAKLANMAMALI


Bir diğeri, devleti tamamen güce dayandırır. Buna göre, güçlülerin zayıfları egemenlikleri altına almaları ile devlet oluşmuştur. Fakat bunun nedenlerine pek girmezler.

Bu biraz çağımızda ki egemenlerin sarıldığı “SÖMÜRÜYÜ ve SINIFSAL GERÇEKLİĞİ GİZLEYEN bir görüştür. Bundan kaçınmak gerekir. Devletin “sınıfsal özü” saklanmamalı.

Marksist bilimsel görüş göre ise;
Devletin kökenini, toplumların sınıflara ayrışmasına kadar uzatır ve buna dayandırır.

Bir başka değişle insanlık tarihinde üretim araçlarının mülkiyetine dayalı sosyal sınıflar oluşmasaydı bu günkü anlamda “DEVLET” te oluşmazdı, insanlığın serüvene başka türlü gelişirdi.

Yani devler öyle sadece …”5000 yıl önce SÜMERLER tarafından”… birkaç bileği kuvvetli kişi istedi diye oluşturulmamıştır.

Devlet, ekonomik çıkarları çatışma halinde bulunan toplumlarda, üretim araçlarını elinde bulunduran güçlü sınıfların, diğer sınıfları sömürme, kendi varlığını ve sömürüsünü korumak amacıyla yüzlerce, binlerce yılda oluşturulmuştur.

Bu köleci toplumlarda da, feodal toplumlarda da, Kapitalist toplumlarda da böyledir.

Yani Sümerlerde de bir takım “insanlar istedikleri için” değil, dünyanın başka yerlerinde de olduğu gibi çok uzun bir zaman süreci içinde çeşitli karmaşık süreçlerden geçilerek Sümerlerin içindeki Sümer halkından ayrışmış bir avuç “imtiyazlı egemenler” tarafından kendi çıkarlarını ve Sümer halkının geri kalanını sömürmek, köleleştirmek ve baskı altında tutmak için kurulmuştur.

KOMÜNAL TOPLUMLARDA EGEMENLİK
Egemenlik aslında İlkel Komünal toplumlarda da görülüyordu.
Avcı ve toplayıcı olan bu toplumlar ilk zamanlar daha ziyade “aile toplumu” şeklinde örgütlendiklerinde bu egemenlik pek belirgin olmuyordu herhalde.
Daha ziyade aile büyüklerinin deneyimlerini çocuklara aktarmaya yönelik ve kadınları çocukları korumaya dönük fakat güce dayalı bir egemenlik olmalı.

Fakat aileler çoğaldıkça ve birleştikçe klanlar, aşiretler oluşmaya başladıkça aileleri (klanları, giderek aşiretleri) bir arada tutmak ve toprağın (toplama ve avlanma) sınırlarını (devletin sınırları) korumak için güce dayalı belki de kendiliğinden bir otorite oluşmuş olabilir.
Bunun özünde yine de “TOPLUMSAL KORUNMACILIK, ÇIKAR” ve “İHTİYACA GÖRE BÖLÜŞÜM” vardır.

Zaten insanlığın bu aşamasına bilim insanları bu yapısal özelliklerinden ötürü “İLKEL KOMÜNAL TOPLUM” diye adlandırmışlar. Adı üzerinde zaten bugüne göre birçok ilkelliği tabi ki içinde barındırıyordular.


SINIFLARIN ORTAYA ÇIKIŞI ve DEVLETİN ORTAYA ÇIKIŞI

Fakat insan savunma ve avlanma aracı olarak ilk aleti ok, yay, mızrak, balta, kalkan yapıp kullanmaya başladığında,
Bu aleti yapanlar, en iyi kullananlar, av verimini arttırdıkları ve bu silahları av alanlarını (vatanı) korumak için düşmana karşı kullandıklarında “silahlı savaşçılar”, yaralıları iyileştiren “büyücüler” ve “silahları üretenler” gibi “ayrıcalıklı”, “itibarlı” kişiler ortaya çıkmaya başlamış olmalı.

Bu “içi içe geçmiş” iki aşamada da “vatanın” güce dayalı sınırları çizilmeye ve ok, yay, mızrak, kalkan yapma gibi üretime ve beceriye, güce dayalı “otlardan ilaç yapma” gibi deney ve bilgi birikimine dayalı faaliyetlerde ayrıcalık kazanmaya başlamıştır.
Sanırım “mağara resimlerinin” yapıldığı zamanlarda tarihin bu aşaması olmalıdır.

SÖMÜRÜ ve DEVLET
KÖLECİ TOPLUM DÜZENİ

Fakat esas dönüşüm ve DEVLETİN ORTAYA ÇIKIŞI, ilk tohumun keşfi, toprağın sürülüp, ekilmesi, hayvanların evcilleştirilmesi, o güne kadar belki de toplu avlanmalarda kendilerine yardımcı olabilecek “sadık tutsakların” dışındakiler öldürülürken, artık köleleştirilip öldürülmemesiyle tarla işlerinde, evcil hayvanların bakımında kullanmakla birlikte olmuştur.

Artık yeni bir toplum düzeni vardır.
Toprak eskisinden de çok önem kazanmıştır. Artık bir üretim aracıdır. Üretim ve tüketim fazlası vardır, evcilleştirilmiş hayvanlar, artık silah üretimi vardır. Köleler vardır kısacası artık sömürü vardır bunun devamı için şiddete gerek vardır.

Artık sadece savaşlarda yakalanan esirler değil, toplumda bir hiyerarşi oluşmuş, bu hiyerarşinin en altında kalanlarda köleleştirilmeye başlanmıştır.

Bu durumda toplumun ilk egemenleri, egemenliklerinin ve ayrıcalıklarının korunması için DEVLET ve KANUNLAR artık kaçınılmaz bir zorunluluktur.

İçinde yaşadığımız kapitalizmde de durum bundan farklı değildir. Daha da korkunç ve vahşidir.

Bu nedenlerle sınıflı toplumların ortadan kalkması ile devlete de gerek kalmayacaktır.


http://bellekhaber.com/ibrahim-ozkurt-millet-devlet/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder