18 Nisan 2015 Cumartesi

AYNA TUTTUM GÖNLÜME

Rıza Aydın  Yalansız
Eskiden de böyle miydim bilmiyorum ama Alevilerin düşünce dünyasını kavramaya daldım dalalı, galiba babama benzemeye başladım, birinin gönlünü incitecek bir davranışım olsa, o bunu bilmese bile ben günlerce bunun acısını çekiyorum.
rıza foto
Gönlümde sanki bir defterim var, tanıştığım biri ile ilgili oraya bazı düşüncelerimi yazıyorum, mesela telefonlarını kaydedip, notlar alıyorum. Ondan kırılıp soğuyunca da onu defterimden siliyorum, o kadar. Bana ne! O benim gönlümde, gönül dünyamda olmadıktan sonra ne olursa olsun, ondan bana ne. Ne onu düşünüyorum ne de onunla ilgileniyorum; yaşayıp yaşamadığından bile haberim olmayan dünyada çeşit çeşit insan var, o da bunlardan biri olup çıkıyor, hepsi bu. Aynı ortamlarda yaşamakta olduğumuz dostlarımdan, bu hassasiyeti göstermelerini istemesem de bekliyorum.

Beklediğimi bulamayınca da böylesi insanlardan da böylesi ortamlardan da uzak duruyorum, bu da git gide kendi iç dünyama çekilmeme yol açıyor. Sanıyorum, içsel yalnızlığımın nedenlerinden biri de buradan kaynaklanıyor. Buna kimileri melankoli diyorlarmış, desinler, ne derlerse desinler, onlardan bana ne, kim ne derse desin, ben beni biliyorum ya önemli olan bu.
Geçmişte tek şarjörlü tabancayla gezmeyen, kavgadan gürültüden kaçmayan, hatta üstüne üstüne giden bir yapım vardı. O günlerden, bu günlere geleceğimi, o gün bana birisi söylese, asla inanmazdım ama hayat bu demek ki, insan değişiyor. Geçtiğimiz senelerde bir gün, bir dost ortamındaki muhabbetime kızan bir tanıdık telefon açıp beni kavgaya davet etti. Hadi bakalım neylersin? İçimde fırtınalar koptu. İçimde eski günlerimden kalan bir ses, “giy, kuşan, çık dışarı lan, Allah ne verdiyse artık, başa gelen çekilir” dedi, bir diğeri ise “uyma cahilin sözüne” diyordu. Veysel’in o şiirinde anlattığı gibi, içimde kendi kendimle cebelleşip durdum. Günlerce kendime gelemedim. Sonra kendi kendime, bu diyardan kaçayım, yabancı diyarlara gideyim dedim. Gittim de. Buralardan giderken, “gideyim bu diyardan, lanet olsun bu gerçeğe, bir daha gelmeyim bu diyara” diye düşünüyordum ama oralara varınca bu mazi çekip beni, gerisin geri buralara getirdi. Kavgadan, gürültüden, insanlarla uğraşıp cebelleşmekten bıkmışım. Kızdığım birini gönül defterimden siliyorum, o kadar. Bu bana yetiyor. Ne yöresine uğruyorum nede yüzünü görüyorum. Çarşıda, pazarda yüzü yüzüme duş olacak olsa, yolumu çeviriyorum, o kadar. Sen sağ ben selamet.
Bundan sonraki hayatımda biraz daha seçici olacağım, muhabbet bağının kıymetini bilmeyen, gönül kırmanın acısını çekmeyecek çevrelerden daha da uzak duracağım. Bizim yörede “korkulu rüya görmektense, uyanık durmak iyidir” derler, bu nasihate daha çok uyacağım. Bundan sonra sazından, sohbetinden haz aldığım, dost meclislerine gidip, onun dışında da kendi iç dünyamda yaşayım istiyorum.
Ayna tuttum gönlüme! İçimden gelen ses böyle diyor, bu sese kulak vereceğim
https://yalansz.wordpress.com/2015/04/17/ayna-tuttum-gonlume/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder